// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

28 Haziran 2025

Herkese Eşit Miktarda Kan: Sodom - The Arsonist (2025)


 










“Herkese Eşit Miktarda Kan” Sodom – The Arconist

Bazı grupların hikayesi gaddarca sürer, ve bazı gruplar olabildiğince yazmaktan geri durmazlar. Mevzu “Thrash Metal” ise Sodom 40 yılı devirmesiyle birlikte saldırganlığından ödün vermeyen, savaşlara karşı lirikleriyle ve politikacılara yermesiyle herkes tarafından bildiği gruptur, bu kimse için şaşırtıcı bir yorum olmaz zira Tom Angelripper, başından beri söyledikleri hiç değişmedi kendi değişmediği gibi. Kızgın, öfkesi daima yükselmiş, gaddarlığı da demirden kızgın hale gelmiştir. 

“The Arsonist”  de Sodom’un son dinamiklerinden biri oluyor, “Arsonist” söz anlamında “kundakçı” anlamına çıkıyor.  Albüme geçecek olursak; albüm, girişini hüzünlü, bir o kadar epik bir giriş introsuyla yapıyor, bu Sodom nazarında pek nadir görülen ya da görülmeyecek nadir durumlardan biri olduğunu söylemek yanlış olmaz.  Hemen ardından “Battle  of Harvest Moon” ile atağa kalkarak kaosun içine davet ederek savaş vari sözlerle haykırıyor. Başlangıçta makineli tüfeklerin her yere yayıldığını,istila edilen yerlerden girip daha sonrasında “Bir strateji bulamadık, kaçmak için hiçbir seçenek yok”  sözünü  söyleyip daha sonrasında “ölen kalbi sarsacak hiçbir şey yok ” sözüyle noktayı koyuyor.  Kaynaklara göre şarkıda geçen hikaye; Quế Sơn Vadisi'nde gerçekleşen bir askeri operasyonu anlatıyor.

“Trigger Discipline”  Slayer etkisinin derinlere kadar hissedildiği, Tom’un kızgınlığının üst seviyede olduğu araya sıkıştırılmış sololarla da temponun azalmadığı bizzat saldırganlığın gövdesinde ders verircesine haykırıyor.  Kontrolünü kaybeden rastgele insanları öldürmekten keyif alan keskin nişancıyı merkeze yerleştiriyor Tom Angelripper. Keskin nişancı kendini atlatırken  “Tetik disiplini yok ben de “ diye anlatıyor bulunduğu ruh halini.  Ölümün soğuk parçalarını “The Spirits  That I Called” da hissetmeniz kaçınılmaz oluyor, burada da Blackfire ve Yorck Segatz’ın müthiş gitar çıkardığı rifflerde bunlara kanıt niteliği taşıyor.

“Witchhunter” 2008’de ölen davulcuları Chris Witchhunter’a adanan bir şarkı olma özelliğini taşıyor, “hüzünle dolu neşeli bir figür “ cümlesiyle anlatıyor Witchhunter’ı şarkı. “Scavenger” albümün gidişatı itibariyle Groove yönü olanlardan olarak yolunu belirliyor, içindeki karanlığıyla da yolunu çiziyor. “Gun Without Groom”  kaosa davet eden, Toni Merkel’in ataklarıyla saldırganlıktan ödün vermeyen, Tom’un hızlı ve bir o kadar  terör yarattığı durdurak bilmeyen temponun yükseldiği, liriklerindeki acısız bir ölüm isteğine karşılık “insanın yenilgiye uğradığı yerde  savaş şiddetleniyor” diyor.

“Taphephobia” Sodom’un yıllardır tematik olarak ölüm renginin sonuna kadar bizi derin çukura yolladığı hissiyatını veriyor. Bombaların acımasız yağdığı, et parçaların etrafa dağıldığı yerde herkese eşit miktarda kan parçası damlıyor ve bunun özetini Sodom; “ Tanrı'nın yarattığı en kötü şey, anormalliklerin yeniden doğuşu/ Kan sonsuza dek yağdığında rüyalarıma tek başıma giriyorum” nakaratıyla yapıyor. “Sane Insanity” Thrash Metal tahribatının saldırganlıkla birleştiği noktada albümün dinamitlerinden.  Ateşkesin reddedildiği yerde, kan damlaları gökyüzüne doğru yol alırken şarkının ruhu kaosla birleştirir bizi. 

“A.W.T.F”  2023’te ölen, “This Means War” albümünün yaratıcılarından orijinal Tank vokali  Algy Ward’a adanmıştır.  Motörhead ruhunun  da ağır şekilde hissedildiği şarkılardan biri oluyor. “Twilight Void” başlangıcıyla birlikte Slayer’dan Jeff Hanneman’ın  rifflerini anımsatıyor. “Püskürtüldüm ve ihanete uğradım/ Vietnam'da öldürüldüm” diye haykırıyor Tom Angelripper burada. Bu boşluk perdesinde geriye kalan unutulamayan ve hafızada kalanlar oluyor. Savaşın geride bıraktıklarıyla alakalı sözünü yaşayanların iç sesinden öfkeli şekilde anlatıyor Tom Angelripper. En azından alınan hissiyat bu yönde oluyor. 

Albümün finaline doğru “Obliteration OF The Aeons ve onunla birlikte gelen “Return to God In Parts “ da albümün gidişatının ilk başından ortalardan sonra değişime uğrayan şarkılardan oluyor. Buralarda Doom soundun ağırlığını hissetmek de kaçınılmaz oluyor. Bunu müziklerine yedirmenin de başarısı da ayrı klaslık barındırıyor.

Old School ruhlu gruplarda en önemli iş prodüksiyonda gerçekleşiyor, böylesine djitalleşen bir çağda halen old school’da sound da ısrar edip bunun üstesinden gelmek de kolay bir iş değil ve her şeyden önemlisi bunu halen istiyor olmak asıl Old School ruh nedir-ne değildir sorusuna bir cevap niteliği taşıyor. Albümün kapağı;  daha önce Ghost, Mayhem üzerine işleri olan Polonyalı sanatçı Zbigniew M.Bielak tarafından tasarlandı.

Sonuç olarak; Sodom’un bugüne kadar geldiği noktada savaş üstüne söylemediği söz kalmamıştı, her zaman sözlerini söylemekten geri çekinmedi ve  dile getirdi. Napalm Morning yazdığında da bu böyleydi, öncesinde de böyleydi. 2010 civarlarından bugünlere geldiğimizi düşünürsek;  Sodom ve komutan Tomangelripper öncülüğünde “Eski Okul Thrash ben yaşadıkça devam edecek” diye haykırıyor adeta, geriye böylesine dev albüm yarattıkları için bu ruhun içinde yükselmek bize kalıyor.

Vokal/Bass Gitar – Tom Angelripper

Gitar -Frank Blackfire

Gitar -Yorck Segatz

Davul – Toni Mertel

Prodüktör; Toni Mertel

 

Katkıda Bulunanlar; Sebastian Niehoff – Mixing

Joachim Heinz Ehrig -Mastering

 

Cem Kurtuluş, 2025 Haziran

0 yorum: