Bazı büyülü anlar vardır, bunu sözlere dökebilmek ise en zor iştir. 24 yıl önce
İstanbul’a gelen Kim Bendix Petersen/King Diamond tekrardan
İstanbul’daydı, bunun heyecanıyla konserde bilet bitmesin diye avantajlı dönem
biletleri çıkar çıkmaz bir savaşın ortasında bulduk kendimizi. Günler günleri,
aylar ayları kovaladı ve beklenen gün gelmişti. Mekana girmeden önce klasik
konser önü demlenmeceleri derken saatler 21.00’u gösteriyordu ve King BABA için
sıralar oluşmaya başlamıştı. Şov için cadı avı başlamasına az kalmıştı, KING
BABA bize eski cadı kazan hikayelerini anlatacaktı.
Muhteşem
bir görsel şovun eşliğinde “Arrival” ile girildiğinde bütün
hikayenin o büyüleyici an’ı başlayacaktı. “A Mansion in
Darkness” ile tempo artıyor, o büyüleyici anlara King’in yıllara
meydan okuyan sesinin dokunaklılığıyla arşa doğru yolunu yapıyordu. 1986 plaka “Fatal
Portrait” albümünün kafa başlarından “Halloween” ile
gösteri devam edecekti. Bir müzisyenin ses rengini yıllar boyu koruması ancak
işine duyduğu saygıyla açıklanabilir, bunu da Kim Bendix Petersen, namı diğer
King Diamond adeta bunun canlı örneği oluyor.
”Spider
Lilly” ile
sesini koruyan birinin devleştiğine sahnede çıplak gözlerle izlemiş oluyoruz,
bunun diğer bir adı bizler için “mest olmak” oluyor. Sahnede
hikayenin gerçekliğini teatral açıyla izliyoruz. Tempo arttıkça
delilik gösterisi devam etmiş bulunuyor. 1989 yılının önemli
şahaseri “Conspiracy” albümünün dinamitlerinden “Sleepless
Nights" baş döndürücülüğü ve şölen vari şekilde çalınmasıyla
herkeste ayrı bir etki yaratmıştı. Bütün şarkıları tek tek yazmak yerine
gecenin ihtişamı üzerine konuşmak tek meselemiz olsa da, bir King Diamond
harikası “Masquerade of Madness” üzerine de sözümüzü söylemek
gerekir.
Kim
Bendix Petersen her ne kadar kafa isim olsa da bir o kadar yıllarca
köşede yaptıklarıyla adeta bir sihirbaz gibi büyüleyici notalarıyla
olan bir Andy LaRocque gerçeği var.
1986’dan 2000’lere kadar yarattığı notaların kusursuzluğu üzerine pek fazla söz
söylemek gerekir, ki konserde de canlılığıyla, dinamitliğiyle seyirciyi
coşturan konumda oldu. “Eye Of the Witch” ile o büyüleyici
şovun eşşiz anlarından biriydi ve bununla devam eden “Burn” ateşleyici
oldu.
70
yaşına rağmen bitmek bilmeyen enerjisiyle sesinin büyüleyici etkisiyle kusursuz
bir gecenin içinden geçiriyordu bize Kim Bendix Petersen. Sahnede
yarattıklarını bu zamanlarda yaratanlar azalmışken böylesine kusursuzluğun tek
açıklaması “olağanüstü” cümlesinde saklı olur demekten kendimi alamıyorum. Ve
gecenin sonuna yaklaşırken, 20’li yaşların başında dinlediğim “Abigail”
albümüne ismini veren”Abigail” şarkısına tanıklık etmek büyülü ve
esrarengiz anlardan biriydi. Kelimelerin ihtişamı mı yoksa tiyatro izler gibi
yarattığı atmosferdeki o kusursuz şov mu deseler; hepsi bir arada demek
durumunda kalan yüzlerce kişi çıkabilir.
Gecenin diğer başarılı ve önemli konusu; ses sisteminin muazzamlığı idi. En azından pek çok yerde ses konusunda problemler çıkmasına rağmen Zorlu’da izlediğim Overkill konseri ve bu konser ses sistemi açısından problemli değildi.Bir dinleyicinin istediği şey; sesin kusursuz şekilde aktarılmasıdır ve King Diamond gibi Okült ve devasa, milyonlara kitleye hitap ediliyorsa bu daha da önem arz ediyor ve o açıdan Zorlu’nun ses sistemi için ayrı kutlamak gerekir, ki AVM içinde her ne kadar konserlere karşı olan biri olsam da böylesine büyüleyici anlara tanıklık etmek her zaman olacak bir iş değildir.
Sahnedeki
görsel şov, ışık, dekor, ses sisteminin muazzamlığı ve eksi bir durum
yazılacaksa o da güvenliklerin yaka paça birkaç kişiyi konser anında
götürmeleri idi,ki oraya da pek vakıf değildim. Konserin kusursuzluğuna böyle
şeyler gölge düşüremezdi ve öyle de oldu.
Sahnesinde devleşen bir Kim Bendix Petersen izlemek hiç bu kadar kusursuz oldu mu bilmiyorum, ama bu dokunaklı ve büyülü gece hafızalarımızın bir köşeşinde kalacak, gerçeklikse gerçeklik!
Cem Kurtuluş, 2025 Temmuz
0 yorum:
Yorum Gönder