// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

12 Nisan 2013

Bilinçaltında kendi kadınını yaratmak: Ruby Sparks (2012)















Kendi kadınınızı yaratırken hiç bu kadar zorlukla karşılaştınız mı? Ya da elinizde bir güç olsaydı eğer  ne yapardınız? “ Ruby Sparks” bunlara cevap arıyor. Kahramanımız Calvin bir yazar. Tekdüze bir yaşamı var. Ailesinden uzak,  genç yaşlarda yazdığı kitapla ödül sahibi oluyor. Şöhret basamaklarını kolayca tırmanıyor.Arkadaşları yok, yönetmenin bize gösterdiği bu en azından. Bir kardeşi var. Onu kardeşinden ayıran çok şey var  Kendi dünyasında yarattığı kadın başka, içindeki Calvin başka. Kardeşiyse kadınları düzme peşinde olan piç karakterine bürünmüş biri. Calvin’in hayatı üzerine kurulu filmde Calvin ilk kitabından sonra ikinci kitabı nasıl yazarım diye düşünürken  rüyalarında gördüğü genç kızı romanına taşıyor.

Bu aynı zamanda Calvin için İlham kaynağı oluyor.  Yazdıkça ona daha da aşık olan Calvin bir sabah kalkmasıyla kendi yarattığı karakterin evinde olmasıyla karakter bambaşka bir hal alıyor. Filmde Calvin hariç Ruby karakterinin gerçek olmadığına inandırmaktadır. İlk başta Calvin de böyle sansa da daha sonrasında her şey gerçeğe dönüşüyor. Calvin yarattığı karaktere her şeyi yaptırabilme gücünü kendinde görüyor. Filmde dikkat edilmesi gereken diğer nokta Calvin ve Ruby karakterinin zıt karakterlerde olması. Ruby’nin daha önceki ilişkileri yaşlı ve alkolik adamlarla olduğunu düşünürsek Ruby’de Calvin’in yarattığı karakterle bir arayış peşinde.

Film sonrasında  izleyiciyi başka bir noktaya getirerek  günümüzdeki ilişkilere de önemli bir mesaj yolluyor. Ruby’nin kendine vakit ayırmak istemesi, biraz kendimizi rahat bırakalım sözleriyle ilişkileri gün geçtikçe zayıflıyor. Calvin’in ilişki olarak zayıf bir noktada olması bu noktadaki diğer unsurlardan biri. Ruby, eğlenceli ve içmeyi seven bir karakter olarak karşımıza çıkıyor, Calvin’de okumaktan haz alan, devamlı kitapla kafasını dolduran yalnızlığa gömülmüş  çevresinde arkadaşı olmayan biri.  Filmin kafa karışıklığı yaratan sahnelerinden biri de Calvin'in menajeri Langdon Tharp'la Ruby’nin havuza iç çamaşırlarıyla girdiği sahne.

 İşler sonradan karışsa da Ruby her şeyi sonradan fark ediyor. Kendi kadınını yaratan Calvin’in yetenekleri karşısında Ruby kayıtsız kalıyor. Yönetmenin ustaca düşündüğü Daktilo sahnesi ile daktiloda yazılan kelimelere  Ruby’nin yaptığı  hareketler takdire şayan. Bir nevi kölelik gibi görünebilir, ama kendi karakterini yaratan bir yazarın kendi bilinç altı. Filmde diğer unsurlara da dikkat etmek gerekiyor. Ütopik olarak Calvin’in ailesinin evinin seyirciye muazzam gözükmesi dikkatlerden kaçmamalı. 

Kendi karakterini yaratan bir yazarın iç dünyası bu kadar karmaşık olabilir.Filmin sonlarına doğru Calvin’in yarattığı Ruby karakteriyle yeniden karşılaşması yönetmenin bakış açısı diyebilirim. O sahnede güzel bir portre yarattığını söyleyebilirim. Günümüz ilişkilerine film inceden mesaj çakıyor.

Gerek müzikleriyle, gerek oyunculuklarıyla, yönetmenin daktilo sahnesiyle akıllara kazınacak içinde komedi-romantikliği barındıran 2012 yılının başarılı yapımlarından biri “ Ruby Sparks” Yalnızlığa gömülmüş genç bir çocuğun hayalinde yarattığı karakterle bütünleşmesi sonucu  iyi bir film ortaya çıkarmış Zoe Kazan. Senaryo Zoe Kazan'a ait olduğu için buraya ayrı parantez açmak gerekir, yönetmenin de hakkını vermek lazım.

 İlişki sorununu metaforik bir anlatımla tercih edilmesi film yönünden etkili bir unsur. Yalnızlık temasıyla bütünleşmesi açısından da  filmin izlenebilirliği arttığını söylemeden yazıyı bitirmek doğru olmaz. İzlemeniz önerilir! 

Cem Kurtuluş


0 yorum: