Yer
Kadıköy. Tarihin yazıldığı, ucuz şarap şişelerin sert kaldırımlarda içildiği,
moda’da rüzgara karşı yenik düştüğümüz yer. Kadıköy semalarından Kaptan’la
söyleştik. Futboldan, uzak doğudan ,her şey üzerine konuştuk. Söz Kaptanda!
Söyleşi Karpit Fanzin’in şubat ayının 2.sayısında yayınlanmıştır.
KARPİT:
Abi yıllardır herkesin merak ettiği bir soru vardı. Feridun bey’de ki malum
popçu . Tarkan ya da teoman olabilir denildi. Kimdir o?
C.T:
Onun bir ismi yok abi . 90’larda bir pop patlaması olmuştu. Ordaki
popçularaydı. Genç çocuklardı o zamanlar. Şimdi büyüdüler (gülüşmeler)
Karpit:
Peki abi şimdilerde pop müzikte de ,rock müzikte de araya rap ve elektronik
müzik sıkıştırıyorlar hatta reklamlarda da görmüştük bir zaman
C.T:
Olur abi dünyada böyle bu işler. Yapan yapıyor. Onun da birçok dinleyicisi var.
Rock dinleyicisi ayrı bir kitle. Daha araştıran, daha sorgulayan bir kitle. Gençlerde keza öyle. Ha reklam
olayı,onu Aerosmith’de yapmıştı. Dünyada reklama çıkan bayağı adam var. Orda
sorgulanması gereken çok şey var. Reklama çıktı vay nasıl çıkar diyorlar.
Ayağında Adidas kıçında levis kot giyiyorsun ,yok araban Fransız malı,japon
malı, televizyonun köreden geliyor bilmem ne reklama laf etmek..
Karpit:
Abi japon malı demişken bu uzak doğu özellikle japon takıntısı nereden geliyor
C.T:
Ben severim abi kendilerini. Japonlarla aram iyidir(gülüşmeler) yani bilmiyorum
onu bir psikoloğa falan sormak lazım, belki köklerini orada buluruz derinlerde
Karpit:
Hatta bu İsmail şarkının asıl şiirinde de geçiyor. Kitabında, müziklerinde bir Japonya
durumları.
C.T:
Ya varda ,sırf Japonya değil uzak doğu aslında ,Japonya biraz öne çıkıyor
sadece
Karpit:
Uzak doğu merakı mı var?
C.T: Tabii
,hatta bir güney kore –japonya’da konser bağlamaya çalışıyoruz
Karpit:
Gitmişliğin var mıydı daha önce abi?
C.T:
Yok. Yani aslında gidersem kalırım diye korkuyorum ( gülüşmeler)
Karpit:
Hep deniz kenarı bir yerlere kaçarsın diye düşünüyorduk biz seni abi?
C.T:
Japonyada deniz kenarı abi. Alayı deniz (bir kahkaha patlatıyoruz) Ben kültürlerini falan da severim bize çok
yakın insanlar. Bide benim 20 yaşındayken falan bir japon arkadaşım olmuştu
Akale ismi. Kadın bayağı büyüktü bizden o zaman, dünyayı gezen bir gazeteciydi.
Onunla da sohbetlerimiz olmuştu, Japon kültürünü anlatmıştı şöyledir böyledir
şudur budur falan diyerek. Anlıyorlardı bizi zaten. “ Alnıma yazılmış yazı.” Diyorum,”
aa bizde de var” Bizim eve gelmişti plaklar dinlendi Barış Manço falan uzun
ince bir yoldayım dinletmiştim ona. “ Ne
diyor “ falan demişti. “ İçi kapalı bir han” dedim, “ ha bizdeki o muhabbet”
dedi. (gülüşmeler) Şimdi bunu batılıya anlatamazsın tabi. Japon kitapları falan
vardı bizde ,onları tercüme etmişti biraz.
Karpit:
Japonca öğrenme olayına girişmişliğin var mıdır peki?
C.T:
Yok yani Japonca öğreneyim diye bir şey
olmadı. Zaten bir 40 yıl alırdı herhalde. (gülüşmeler) tabii bizim millet bana
takılmak için “ abi bunlar sapık” diyorlar bir sürü şeyleri varya, hani kültürü
edebiyatı falan… Fazla çalışmaktan oluyor diyorum, adamlar ne yapsınlar ( bir
kahkaha daha kopuyor) yani Japonya kore onlar orada başka bir ülke olarak
duruyorlar,saygıda da kusur etmemek lazım
Karpit: O
zaman uzak doğudan yakına gelelim. Abi Cenk taner neden kent ozanıdır?
C.T:
Yani onu ben bilemem, öyle bir yakıştırma yaptı insanlar,hani neden kaptan
diyorlar dersen keza onu da bilmiyorum..
Yani yakıştırdılar işte seviyorlar insanlar isim takımayı.
Karpit:
Peki Cenk taner’in üstünde baskı var mı?
C.T:
Öyle bir şey yok. Öyle bir şey olursa oturduğunda yerde oturursun. Ben devamlı
kafamdakini yapıyorum, içimden geleni yapıyorum. “ Ben kent ozanıyım kente göre
göre yapayım” diye bir şey yok Kadıköy filan. Yani bir misyon yükleseler bile
ben tamamen kafamdakini yapıyorum. Hani öyle “ ben kent ozanıyım şuraya da bir
Kadıköy yazayım” gibi bir şey değil.
Karpit:
Abi senin politik duruşun var. Kesmeşeker’in en başından bu zamanlara özellikle
son albümde daha çok belli oluyor. Ama bazen Cenk abi şarkıların dışına çıkıyor
dünyada boktan olan şeyleri anlatırken” boktan şeyler oluyor” diyor. Bunu sanatçı
değil,birey olarak da söylüyor. Tkp durumu da vardı sanki…
C.T:
Şarkılarda çok belirgin zaten bu tavır. Tkp durumumuz yok. Nazım hikmette
konser verdik sadece. Sadece Türkiye’de değil, dünya gidişatı ortada. Sonuçta
bu gezegende yazıyorsan oranın Türkiye veya İngiltere olması fark etmiyor, olanı
biteni izliyorsun. Onlar şarkılarında yalnızlıkla başlıyor, sonra niye bu kadar
yalnızlık var diyorsun. Ortaçağ’da halk ozanı olsaydık belki yalnızlıktan böyle
bahsetmeyecektik. Kraliçenin güzel kızı var filan öyle şeylerle takılıp.. (gülüşmeler,kahkahalar) Modern hayatın
getirdiği bir yalnızlıktan bahsediyoruz. Ondan kent ozanı yakıştırması
yapıyorlar. Kent ozanı deyince Kadıköy’le özdeşleştirilmiş bir hal var. Sonuçta Türkiye’nin her yerinde
çalıyoruz. Bu bir insanlık hali. İnsanlık hali yalnızlıktan bahsediyoruz.
Eskişehir’deki Urfa’daki de aynı hissediyor.
Karpit: Cenk Taner kemal
Sunal’ın filmindeki gibi orta direk hali var. Bu şarkıları yapar mıydı ?
Yalnızlıktan bu kadar dem vurur muydu? Cenk Taner üst sınıf olsaydı Tarkan gibi
para kazansa açılır gider miydi?
C.T : Öyle bir yapıdan
gelseydin başka yolda olurdun. Parasızlık yazdırır mı dersen Beatles, Pink Floyd’un hiç yazmaması gerek
(gülüşmeler, kahkahalar) Orta sınıf aileden geliyoruz, inkar etmenin anlamı
yok. Çok para adamı bozar. Bizim istediğimiz çok para değil. Yetecek kadar para
olsun. Bankaya para koyayım diye kaygım yok. Şarap içmek istiyorsan onu iç,
kitap mı alacaksın onu alacak kadar para.
Karpit: Abi mp3 e karşıt
bir durumun var mı
C.T : Yok, Olsam kaç
yazar yani. (gülüşmeler) Günümüzün gerçeği bundan bir kaçış yok. Ben ancak mp3
e şundan karşı çıkarım. Fazla sıkıştırılmış müzik dinliyorsun, bir sürü şeyi
dinlemiyorsun. Kayıtta yapılan şeyler boşuna gitmiş oluyor. Plaktan dinlesen
bambaşka bir şey.
Karpit:
Plak demişken son zamanlarda aklıma gelen Büyük ev ablukada albümünü plakta
çıkardı. Böyle durumlar var mı
C.T: Öyle takıntım yok
ama solo albüm olabilir. Sahaflara dağıtmayı düşünüyorum (gülüşmeler
Karpit:
Issız adamdan sonra plak olayı arttı.
C.T: Sorma ya. Alıyorduk ucuz ucuz şimdi Pikaplara zam
yapmışlar (gülüşmeler)
Karpit: Yeni kitap kimden çıkacak abi? Nasıl olacak?
Sınırlı sayıda mı olacak
C.T: Marjinalden
kitaptan çıkacak. Onlara kalmış bir şey ne kadar basacaklar ne kadar
basmıcaklar..
Karpit: Metin Kurt’un
senin için önemi nedir abi? Metin Kurt’u daha önce izledin. Futbolla o dönem
haşır neşir miydin ? mahalle maçları vs?
C.T: Mahallede top
oynuyorduk. Metin abi oynadığı zaman ufaktık biz. Mahallede Gölcükteydi. O
abiler mahallenin acayip topçulardı, sonra kaptık olayları çalım, şut filan.
İsmen biliyorduk metin abiyi. Öyle seyretmişliğimiz yoktu. Aykırı topçu
olduğunu biliyorduk bir şekilde, yıllarca unutturuldu. Yıllar sonra artık nerden
geldiyse o şarkıda Metin Abi’nin adı geçti. Tanışmamız ondan sonra oldu.
Karpit: Kesmeşeker
şarkılarında futbol ile hayatın benzeşmesi var?
C.T: Benzeşir tabii,
andıran otunda da futboldan örnekler verdik. Ben hiçbir zaman o şeylerden
olmadım. Bir ara “ Abi nasıl
fanatiksiniz siz, Kitap okuyorsunuz nasıl futbol seviyorsunuz” vardı. Öyle bir
küçümseme şeyi vardı. Futbol da hayatın bir parçasıdır. Ekmeğe zam geliyor,
taraftarlar hurra. Kocaelispor birinci ligdeydi maçlarına gidiyorduk,
antrenmanlarını seyretmişliğim vardır. Hayata benzerlik şurdan. 11’e 11 adam var sadece top oynanmıyor, takım yapısı, kim kaleci olur. Kaleci karakteri diye bir şey var, herkes
kaleci olamaz. En kahraman, en gariban adamdır aslında. Gol yer küfür yer,
kurtarırsa aslan kaplandır. Metin Kurt Yalnızlığındaki yalnızlığı şöyle bir metafor “ yalnızım ceza
sahasında” bütün stat ona bakıyor, onu seyretmeye gelmiş. Dünyadaki olayları yalnızlar yapar. Bruce Springsteen ‘ın lafı
var. “ Bütün iyi rockçılar ağır yalnızlık deneyiminden
geçmiştir ben de dahil, benim acayip yalnızlık tribim olmuştur” o tribin sonuna
kadar gideceksin
Karpit: Yalnızsın ve
dibindesin şarkı yapıyorsun o kısmını nasıl yapıyorsun
C.T: Yalnızlıktan çok
şey çıkar abi. Nasıl baktığına bağlı. Kafayı
çektiğin zamanda iyi şeyler çıkar. Onu yapıyorsan, içinde varsa çıkarıyorsun.
Diğeri başka bir trip oluyor
Karpit: Duraksadığın
dönemi nasıl çözüyorsun abi?
C.T:
Duraklamıyorsun abi. Daha sert yazıyorsun abi. Bizim o dönem insülin dönemiydi.
Orada öfke vardı. “ Ne kazanacak paran
ne de kömür” o zaman tüptü. Soğukta kalıyorsun. Sansürlüyorum (gülüşmeler) bir
şeyler çıkarıyorsan paylaşıyorsun. Alıyorsun kalemi yazıyorsun. Ben çok
yalnızım arkadaşlar (gülüşmeler) Kadıköy’de
de yaşıyorum diyorsun. Ben bunu kaydedeyim diyorsun, Plak şirketlerine
verip bassınlar diyorsun, ben yalnızım diyeceğim 20 kağıdınızı alırım diyecen
(gülüşmeler, kahkahalar) Frekans gönderiyorsun. Kafa sakinliği gerektiriyor bu
iş. O dönem yalnız olacan ki işin temelinde o var. Yazarken sessiz olması
gerek. Eskiden de yazıyorduk 91-93- 95-98 yazıyorduk. 2004’te 7 senelik bir ara
oldu, biraz dinlenmiştik.
Karpit: O dönem ne yaptı Cenk Taner?
C.T: Konser veriyorduk
o ara. Hem kitap, hem albüm aynı anda çıktı. Şarj etmek gerekti. Bir sürü özel
muhabbetler oldu. Oraya gittik, buraya geldik. Karşı cins ilişkiler filan
(gülüşmeler, kahkahalar) Devam ediyoruz. Ben bahane üreten ekipten
değilim. O adamlardan fazla şey yapmam.
Yapıyorsan bir şey yapıyorsundur, bunun
bahanesi olmaz artık. Olay bu kadar basit. İnce eleyip sık dokumam öyle. Kapak
şöyle olsun filan (gülüşmeler)
Karpit:Şarkı üretme kısmı?
C.T: Öyle gördük abi
büyüklerimizden (gülüşmeler)
Karpit: Arada tıkanıklık
dönemi de olmuştur ister istemez?
C.T: Tıkanıklık olarak
bakmamak lazım. Yeni bir şey için şarj oluyorsun. Gözlemliyorsun,gözlüyorsun. Yaşadığın
her şey tecrübe oluyor. Beatles
dinlerdik o dönem, halen albüm yapıyorlar (gülüşmeler)
Karpit: Kaybedenler Kulubü
gecesinde Cenk Taner’in çıkmasıyla
ilgili seyirciden tepki geldi mi?
C.T: 2001 gibi . Bizim
onlarla çok mazimiz oldu. Baya muhabbetler oldu. Yoğundu. Araya bazı şeyler
girdi, kopuş oldu. Tepki şöyle olmuştur. Film çıktıktan sonra moda oldu gibi.
Karpit: Filme iyi mi baktın
kötü mü abi?
C.T : Filme bakmadım abi ben. Kanald’de
çıkmıştı sanırım.
Tepki
böyle bir kitleye neden çalıyorsunuz filan. Konser son anda olan bir konserdi.
Hatır konseri gibiydi. 2 gün önceden belli olmuştu. Enteresan tepkiler oldu,
ama tepki denilmez.
Karpit: Kitaba dair
olmuştu. niye bu kadar basılıyor
basılmasın mı? Radyo yayınında sen söylemiştin abi fanatik hayranlar istemiyor?
(gülüşmeler)
C.T: Söz söyleyen bir
adam olarak o sözü ulaştırmakla mükellefsin. Öyle bir durumda var. O bencilliğe
giriyor. Niye mahrum kalsınlar diye bir
durum var. Sen ne dinliyorsun abi diyorum “ Pink Floyd diyor” buraya gelmek
için 5 ay para biriktircen (gülüşmeler) Onlara serbest bize yasak gibi durum
oluyor .Onların korkusu popülerleşiyorlar mı diye bir durum oluyor. Öyle bir
şey olmaz. Bunca yıl olmamış, yapı müsait değil. Bileti şu kadar yapmışsınız
pahalı yapmışsınız, aşağı çekin diyoruz. Sürekli talep oluyor. Orda çalmayın,
burda çalmayın. 6 da konser mi olur 10 da konser mi olur, hafta içi olmasın
diyorlar ( kahkahalar ) Böyle olunca konser yapamazsınız. Onlara takılmadan
yapmak lazım. Yaptığını yapacaksın. Urfa olayı güzel oldu.
Karpit: Uzak doğu olayı enteresan
C.T: Bakacağız kolay
değil. ( gülüşmeler
Karpit: Kitaplarla aranız
nasıl bu arada?
C.T: Başım kitap
yığılı. Baştan sona okuma yapmak zor oluyor. Seçerek okuyorum
Karpit: Türk yazarlardan
var mı önereceklerin?
C.T: Abi öneri
yapmak tehlikeli oluyor (gülüşmeler)
Karpit: Şu an okuduğun
diyelim,dolaylayalım (gülüşmeler)
C.T: Karışık gidiyoruz.
Şiir,roman,deneme gidiyorum genellikle. 5-6 yıldır kitap bakmıyorum. Kıyıdan
köşeden keşif yapmak daha iyi. Son çıkanlara bakıyorum ne var ne yok diye. Bir
kitap var Murat uyurkulak’ın iyiydi. Murat menteş’e bakmışlığım var biraz.
Karpit: Felsefe yok herhalde
C.T: Yok
Karpit: Adam kendi
felsefesini yapıyor (kahkaha atıyoruz)
C.T: Zamanında çok
felsefe okumuşluğumuz var, şimdilik okumuyorum. Ne bulursak onu okurduk. O
ekolden geldiğin için böyle
KARPİT: Akmar pasajı
döneminden bahsediyoruz
C.T: O zaman mahalle
abilerinden plaktan alıp kasete çekerdik. Halen yüzlerce kaset var. Radyodan
kasete çekerdik,frekans’ta duyulurdu. (gülüşmeler) Onlar zevkli şeylerdi ,mp3
gibi değil. 1000 tane parçayı ne zaman dinleyecen de edecen de oo (gülüşmeler)
Karpit:
Dizi ya da reklam müziği teklifi gelirse değerlendirir misin?
C.T: Abi şimdi
konuşmakla olmuyor. Teklif gelince bakmak lazım
yönetmen kim,senarist kim hangi kanaldır bakmak lazım. Her şey sermaye
için sevgilim (kahkahalar )
Karpit: 30 yılda sermaye
birikmedi mi ya ? ( kahkahalar )
C.T: Millet neler neler
yapıyor abi (kahkahalar)
Karpit:
Çay ısmarladık ya abi yetmez mi (gülüşmeler)
Karpit:
Cenk taner sinemaya gider mi evinde mi izler?
C.T:
Sinemaya pek gittiğim söylenmez. Bizim şöyle şansımız oldu abi. Çocukluğumuzda
Değirmendere’de haftada 2 filme giderdik, onun da etkisi olmuştur. Dvd’ciden
filmleri alıyorum o filmleri tekrardan izliyorum.
Karpit:
Bi kesmeşeker belgeseli vardı abi çıkcağı söylenmişti . çıkmadı?
C.T:
Az kaldı. Baya insanla konuştular. Baya materyal var ellerinde
Karpit:
Ne zaman çıkması planlanıyor?
C.T:
Az kaldı abi, 1 aya toparlanır. Güvenle konuşmuşlar, grup elemanlarıyla da
konuşuyorlar.
Karpit:
20.yıl işte dvd, kitap geliyor,solo albüm geliyor. 2013 Cenk Taner’in sesi mi
olacak
C.T:
Ayrı bir box set 100 kağıt ( gülüşmeler, kahkahalar) Japon konsolosluğuna
hediye edeceğim (gülüşmeler)
Karpit:
Adamlar seni bir daha bırakmaz (gülüşmeler)
KARPİT: Kızılderililere hayranlığın var mı?
C.T: Hayranlık denmez tabii de ,onları da severim. Kimi dersen severim J
(gülüşmeler) O
bahsettiğim japon arkadaş bolivya’da
yaşıyordu, tam olmuş olay. Kitap
baya etrafa gitmiş galiba. Konsere gidiyorum albümden çok kitap imzalatıyorlar
Karpit:
Bulsam alacağım abi
C.T:
Ben de alacağım abi, bende de yok (gülüşmeler)
Karpit:
Apoldinyo bizden eski olmasın eskidir demiştiniz bir yerde? Kaçtan beri
tanıyorsun?
C.T : 91 ‘den beri tanıyorum. Skyturk’te
program yapıyordu bir ara.Çok şeker adamdır Apo ( Gülüşmeler)
Karpit:Oynuyor
musun abi sen?
C.T:
Kimse dokunmuyor bana.” Abi kusura bakma” diyorlar. (Gülüşmeler )Sol bek oynadım.
Karpit:
Küçükken kulüpte oynadın mı?
C.T: Yok, yani ama Kocaeli ‘de amatör küme takımında oynadım 17-18 yaşlarında.
Futbolculuk başka bir hırs gerektiren bir şey. Belli yapıdakilerin insanların yapacağı şey
değil. Apartmandan çıkıp Mahallede oynuyorduk. Değirmendere’de bir takım vardı antrenmanlar
yapıyordu, Kocaelispordan minik takımıyla maça gittik. Kocaelispor minik takımı
o sene Türkiye şampiyon olmuştu. İlk
yarı beş tane çaktılar, ikinci yarı ayıp olmasın diye antrenörleri geri
çekmişti. Orda o durum net olarak ortaya çıkıyor. Onların oynama hırsı ile seninki ayrı.
Mahalle arasında oynuyorsun sen. Onlar için yaşam biçimi olmuş. Hayatlarını
ordan kazancaklar. Daha sonra o çocuklar profesyonel olarak Kocaelisporda
oynamıştır.
Karpit:
Kocaeli’ye kaçıyor musun arada abi?
C.T:
Arada gidiyorum eş dost oluyor.
Karpit:
Burda var mı adalar filan?
C.T:
Kadıköy.. Ben kaçanlardan değilim abi, şehirden şikayetçi bir adam değilim.
Karpit:
O zaman burada bitirelim istersen. Pek röportaj gibi olmadı ama ama olduğu
kadar artık
C.T:
Çay içirirseniz bu kadar olur abi. Akşam yapacaktık bak nasıl oluyor o zaman..
Röportaj:
Ekoin Kajmer& Cem Kurtuluş / TEMMUZ 2013
1 yorum:
Muhabbet tadında çok güzel bir sohbet olmuş. Ağzınıza sağlık. Cenk Taner'i seviyoruz, yeni kitap ve solo albümü dört gözle bekliyoruz.
Selamlar,
Yorum Gönder