// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

04 Ağustos 2013

Cemil Filmi Halktan Doğmuştur: Cemil & Cemil Dönüyor (1975-1977)





















“Cemil filmi halktan doğmuştur, sokakta acı çekenlerin hikáyesidir. Her şeyin talan edildiği çirkin dünyada, yalnızlıklar içerisinde sevgi ve umut arayan sen ve benim gibilerin öyküsüdür.” - Cüneyt Arkın-

1970’li yıllarda erotik/seks filmlerinin popüler olmasının yanında sosyal mesaj veren filmler izleyicinin karşısına çıktı. Filmlere değinmeden önce dönemin içinde bulunduğu duruma değinmek gerek. Dönem sağ ve sol görüşlü öğrenciler, emekçiler, insanlar açısından pek iç açıcı değildir. Kıbrıs barış harekâtı yapılmış, ülke ihracat yapamıyor, ihtiyaçlar karşılanamaz durumdadır. Ecevit’in iktidarda olduğu dönem olmasıyla birlikte 70’li yıllar tüp gaz kuyruklarıyla da ön plana çıktı.

Bu bilgileri geride bırakırsak; 70’li yıllarda seks filmleri furyasından sıyrılan sosyal mesaj veren bir film “Cemil” . “Bir sigara ver” repliğinin ağızlardan düşmediği, ulusalcı politikaların izlendiği filmin ilk serisinde Komiser Cemil karakteri insanlara iyiliği dokunan, yanlışlara ses çıkartan, ensesi kalın patronlara ayar veren bir profil olarak karşımıza çıkıyor. O dönemin yönetmeni Melih Gülgen, Cemil " filminin çıkışını şöyle anlatıyor; 1975 yılında politik bir polis filmi çekme fikrini kafa koymuştum. O zamana kadar yapılan bir kaç polis filminin başarı elde edememiş olması yapımcıların bu tarz filmlere pek sıcak bakmamasına yol açmıştı. Memduh Ün‘den Türker İnanoğlu‘na hiç kimse bir polis filmi yapmak fikrini kabul etmiyordu.” 

Tekrardan konuya dönersek; Ahmet Mekin’in sokak ağzı diyaloglarını ağzından düşürmediği ve Cemil’in yanında takıldığı filmde,  film Cemil karakteri üzerinden ilerliyor. Komiser Cemil karakter itibariyle namuslu, yardımsever,  uyuşturucu ve silah kaçakçılarının peşinde olan bir karakter. Filmin başlarında Komiser Cemil kumsalda genç bir kız cesediyle karşılaşıyor. Bu cesetle karşılaşmadan önce film Ecevit dönemiyle ilgili sözü “ Cumhuriyet Partisi karanlık bir teşkilat partisi haline gelmiştir " sözüyle anlamış oluyoruz.  Ölen kızın babası emekli subay, filmin başlarında dünyası yıkılan bir baba olarak görüyoruz, Komiser Cemil'de " yasaları ben yapmadım " diyerek hepimize dürüst polis profili çiziyor. Filmin ortalarına doğru " Polis Nedir " sorusuna Komiser Cemil'in " Polis, emekçinin karşısında bir iktidar memuru mu " sorusu da bir o kadar anlamlı oluyor. Halka karşı görevlerine getiren Polis ile iktidara dilenen bir polis arasındaki farkı Komiser Cemil filmde iyi irdeliyor bize. 

 İlk film bizlere aynı zamanda Eşref Kolçak’ın repliklerinde görüldüğü gibi adaletin olmadığından dem vuruyor. Ayrıca filmde Komiser Cemil ile Vehbi arasında geçen diyalog şöyle resmedilir bize

“- Ya gencecik bir oğlun olsa, esrar kullansa ve ölse, ne hissedersin?
- Ne mi? Her gün sürüyle insan ölüyor derim. Kader bu.”
  
Klasik Cüneyt Arkın senaryolarına hakim sahneler görüyoruz bu filmde de. Komiser Cemil büyük bir ders veriyor filmde, adaletsizlik üstünden dem vurup büyük patronlara kadar sözü oluyor. Filmin asıl temasını bu oluşturuyor.    " Cemil " filminin ana öykülerinde biri gerçek hikayeye dayanmış olmasıdır. Dönemin yönetmeni Melih Gülgen bununla ilgili şöyle diyor;  " Dönemin Hürriyet gazetesinde manşetten bir haber geçmişti. Uyuşturucu aldıktan sonra çıldıran genç kızın sahilde ölü bulunmasına ilişkin bir haberdi bu. Cemil filminin temelini oluşturan bu olay gerçek bir hikayeye dayanmaktadır." 

Türk Filmlerinde diğer filmlerin çekilmesi için sonlar ölümle resmedilir seyirciye. Filmin sonlarına doğru Başkomiser Cemil’in oğluna hediye alırken kapı önünde vurulması diğer filmin devamını aralıyor bizlere. Fillmde aksiyon vari hareketler yerine daha çok sorgulayıcı polis profili izliyoruz. Uyuşturucunun kullanıldığı yerler, seks partileri gibi konular filmin içeriğinde yer alırken, filmin genelinde bunları göremiyoruz. Müzik olarak, filmin genelinde oynayan karakterler olarak bu seride bu ilk film bunun eksikliğini yaşıyor. Daima Amerika ile ilgili söylemler, Polisin ne olduğu gerçekler yer alıyor. Toparladığımızda  Filmin ilk serisi " Cemil " genel olarak bize halktan biri olduğunu kanıtlayan, halkın isteklerini karşılayan, adaletin içinden gelen bir polis profili çiziyor.

__________________________________________________________

CEMİL DÖNÜYOR (1977)

Filmin diğer serisi 1977 senesinde çekilen film “Cemil Dönüyor”, dönem itibariyle Ecevit dönemine mesaj yollamaktadır ki, ilk filmde de bu görülmüştür.  O dönem iktidarda Ecevit ve CHP vardır.  Sol, Anti-emperyalist, CHP vurgusu “Cemil Dönüyor” filmde  daha çok gözümüze sokuluyor.  Anti-emperyalist bir politikayla mesleğine sarılan Cemil silah kaçakçılarının peşine düşüyor.

Komiser Cemil’in amiri olan kişinin patronlara yağ çekmesi yıllar boyunca polisin kimlere peşkeş çektiğini de izleyiciye resmediyor.  Sağ ve Sol görüşlü öğrencilerin birbirlerini vurması, gazete manşetlerini yerini almasıyla dönemin gerçeklerini ele alan film ilk filme göre daha çok ayrıntı veriyor izleyiciye. Bir yandan üniversitelerde şiddet artarken,bir yandan da Cemil'in kendi oğlunu hastane yatırılışıyla bir nevi film bize o ara " hangi derde Cemil yetişsin " izlenimi veriyor. Yine de film dönemin artan şiddet olaylarını filmin başından itibaren realist bir şekilde vermeye çalışıyor. 

Tekrardan serinin 1977 yılında çekilen filmine dönecek olursak;  “Cemil Dönüyor” filminin konusu, ülkedeki silah satışını artırmak isteyen bir holding, terör olaylarını körüklemekte ve getirdiği silahların pazarlamasını yapıyor. Komiser Cemil bunların karşısında oluyor. Ekibinden bir polisin öldürülmesiyle başlayan süreçte Komiser Cemil o hınçla solcu gençleri suçlasa da daha sonraları solcu gençlerle işbirliği yaparak katilin kim olduğunu bulmak için çabalıyor. Film, serinin ilk filmi olan Cemil'e göre  daha çok ayrıntı yaratıyor izleyiciye.Hem dönemin olayları,hem de karakterler pek çok ipucu veriyor. 

 Bu solcu gençlerle işbirliği sahneleri bir polisin mesleğinden atılıp gerçekleri ortaya çıkarmasını gösteriyor izleyiciye.  İşbirliği yaptığı gençlerden biri öldürüldüğünde Cemil işbirliği yaptığı gençlerin saklanmasını istiyor. Olaylar zaman geçtikçe karışıyor. Cemil bütün risklere göze alıyor. Baba-Oğul ilişkisine de değinen filmin bu serisi aynı zamanda Cemil ne yaparsa yapsın oğluna zaman ayıramadığını da bizlere anlatıyor. Cemil yaptığı polislik süresince ne ailesine zaman ayırmıştır ne de başkalarına. “Varsa yoksa mesleğim” diyerek şerefli bir mücadeleyi sürmüştür.

 Oğlunu uzaklara yollayan Cemil’in tren giderken oğluna duyduğu özlem, oğlunun tren camından kendisine bakmaması filmin en buruk sahnelerinden.  Silah kaçakçılarının öldürme politikalarını hızlandırması sonucu Cemil’in oğlu öldürülüyor. Cemil, hayata küsüyor bir şekil olayların peşini bırakmıyor. Filmin finaline doğru " Beyefendi" denilen kişiyle Cemil'in  " ben yenilmem " diyen kişiye karşı söylediği " Ya bir kez kaybedersen " sözü filmin sonunda filmin jeneriği/müziği ile birlikte üstümüzde derin hüzün bırakıyor. Herkesin bir gün yenilebileceğini, bunun engellemeyeceğini film her yönden bize aşılıyor. Ama bu ilk filmde müzik olarak da, konu olarak da eksik kaldığını söylemek gerekir. 

Sonuç olarak; " Cemil Serisi " (  Cemil - Cemil Dönüyor)   Cüneyt Arkın'ın " Cemil, Filmi halktan doğmuştur, acı çekenlerin hikayesidir " dediği,  70'ler dönemine damga vurduğu, aynı zamanda sol ve anti-emperyalist mücadeleyle birlikte verdiği mesajlardan geri durmayan, her ne kadar polis faktörü öne çıksa da dürüst bir polis profilini öne çıkaran bir film olma özelliğini taşıyor. İlk film olan " Cemil "  , ikinci film " Cemil Dönüyor " filmine göre hem oyunculuk bazında, hem de filmin içinde oynayan karakter bazında ve dönemin sağ-sol çatışmalarından geri kalmış bir film olarak göze çarpıyor. Bunun yanında filmin müzikleri de eksi puan olarak öne çıkıyor . İkinci film " Cemil Dönüyor " ile hem sağ/sol olayları, hak-hukuk-adalet kavramı, müzikal olarak Cahit Berkay'ın filme katkısı unutulmazlar arasında yerini alıyor. Bunun yanında ikinci filmde senaryo daha doyurucu olma özellğini taşırken,  iki filmin baş mimarı olan yönetmen  Melih Gülgen ismini de ayrı olarak  belirtmek gerekir. 

İzlerken Altını Çizdiklerim:

“Kanunları bu! Kiralıklar ölür, kiralayanlar yaşar, siz de dosyayı kapatırsınız”

“- Yalnız anlayamadığım bir şey var.
- Siz koskoca memleketinizi bırakıp neden burada fabrika açıyorsunuz?
- Çok şakacısınız. Az gelişmiş ülkeleri kalkındırmak için.
- Doğru az gelişmişiz, bir sigara versene.
- Hayret bir Amerikalı Türk sigarası içiyor.
- Sizin tütünleriniz çok güzel.
- Amerikalıların da kazıkları, bu bende hatıra olarak kalsın.”

“- Ya gencecik bir oğlun olsa, esrar kullansa ve ölse, ne hissedersin?- Ne mi? Her gün sürüyle insan ölüyor derim. Kader bu.”

“ Cumhuriyet Partisi karanlık bir teşkilat partisi haline gelmiştir “ filmin başı

“ Bu kızın ölümü ile seçim arasında ne gibi ilişki olabilir? “

“ yasaları ben yapmadım,onlar için de ben oy vermedim “ Komiser Cemil

“ bu namussuz dünyada çocukların ölümüne kimse aldırmıyor. Burası orman. Güçlü olan  bir yığın namussuz  çocukların güzelim hayatlarını yiyor. “

“ nasıl kullanmışlar esrarı
-nefes çekmişler? “

“ bir ülkede polis kötü, çirkin oldu mu o ülkede hiçbir şey güzel olamaz…”

“ bir ülkede halk polise güvenmedi mi reisi cumhuruna bile güvenmez. “


“ ülkedeki büyük patronlar yakalanmadıkça yaptığımız polisçilik oyunu faso fiso bence “ 

Cem Kurtuluş, 2013 Ağustos

0 yorum: