Konu
Woody Allen olduğunda her türlü manyaklığı o filmin içine sokabilirsiniz.
Manyaklık, serserilik, sokağın dili, kameranın içine kendi hayatından
kesitler sunması, cinsel arzular, acı, sefalet, yalnızlık, hangover olma
durumları her türlü şey Allen filmleri için söylenebilir. Allen sineması daha
çok cinsel arzuları, kadın-erkek ilişkilerini, hayatın anlamsızlığını kendine
tema olarak belirlemiştir. Allen’ın “Annie Hall” filminden alınan replik her
şeyi özetliyor:
“Eski bir espri vardır, bilirsiniz. İki yaşlı kadın dağ başında bir lokantada yemek yemektedirler. Biri, ”lanet olsun!” der, “Yemekler ne kadar da berbat!”. “Evet” der diğeri, “Üstelik ne kadar da az!” yani, bu benim yaşam hakkındaki düşüncemin kısa bir özetidir: Hayat yalnızlık, sefillik, acılar ve mutsuzluklarla doludur ama keşke bu kadar kısa olmasaydı “. -Woody Allen
Allen
bu filminde kameranın önüne geçiyor, sıklıkla kendisini görüyoruz. Allen ile
kadın erkek ilişkilerine doğru yolculuğa çıkıyoruz.
Film,
Brooklyn doğumlu Yahudi komedyen Alvy Singer karakteri üzerinden anlatılıyor.
Alvy’nin çocukluğuna inişler, sekse bağlılığı, kadın-erkek ilişkilerine doğru
yoğunlaşması ve filmdeki Alvy karakterinin karamsarlığı filmin temasını
belirliyor.
Alvy
Singer gibi kafayı yemiş kendini yalnızlığın içine gömmüş biriyle, tenis
oynamayı seven mutluluktan zevk almaya bakan Annie Hall karakterleri üzerinden
sorunlu ilişki Allen gözünden anlatılıyor. Filmde sıklıkla üzerinde durulan
konu seks, erkek-kadın ilişkileri, varoluş ve yokoluş arasındaki bağlantı, ölüm
ve aşk..
Allen’ın
hayatından kareler taşıyor “Annie Hall”. Kadın-erkek ilişkilerini her iki
taraftan anlatması filmi başarılı kılıyor. Filmde o kadar atlanmaması gereken
sahne var ki bazen “filmi yeniden açayım da hatırlayım şu sahneleri” demekten
kendinizi alamıyorsunuz.
Alvy’nin
Annie ile yaşadığı istakoz sahnesi, sonrasında Alvy’nin Annie’ye evlenme
teklifi ettiği sahne gibi sahneleri kaçırmadan izlerseniz günümüz ilişkilerine
dair mesaj gönderiyor. Allen’ın kameraya dönüp seyirciyle konuşması da takdir
edilesi bir durum.
70’li
yıllardaki çoğu filmi sollayıp geride bıraktıktan sonra Oscar’ı kazanmasının
yanında film, içindeki cümlelerle ve aforizmalarla günümüz modern ilişkilerine
inceden ayar veriyor. Film, Allen filmografisinde çoğu kişinin takdirini kazanmasının
yanında, Allen ve Diane Keaton’un oyunculuğu konusunda şapka çıkartıyor.
Yazılan
bu yazının eleştiri yazısı olduğunu söyleyemem (sinema teknikleri, Allen’ın
kullandığı tarz vb. konularda yeterliliğim yok); ama filmin
Allen’ın çıkardığı filmler arasında önemli bir yere sahip olduğunu
söyleyebilirim.
Allen’ı
tanımak için “Annie Hall” filmi otobiyografik film olmasının yanında Woody
Allen dünyasına giriş için, Allen'ı tanımak için biçilmiş kaftan. Allen sinemasına ilgiliyseniz bu
filme kayıtsız kalamazsınız.
Altını Çizdiklerim:
“Entelektüeller senin parlak biri olduğunu
savunur ama gerçekte ne olduğun hakkında hiçbir fikirleri yoktur”
“Bir duman almak bir partide 5 yıl geçirmek
gibidir..”
“Çocukken bile hep yanlış kadınları seçtim.
Herkes pamuk prensese aşık olurdu bense kötü kalpli kraliçeye.”
“İlişki köpek balığı gibidir. Ya ileri gider
ya da ölür. Sanırım bizim elimizde kalan öyle bir köpek balığı”.
“Galiba ben insan ilişkileri hakkında ayni
şeyi hissediyorum. çok akıl dışı, mantıksız hatta saçma olduklarını bilseniz de
sürdürmeye çalışıyorsunuz”.
“Ben pesimist bir adamım. aslında bakarsan
dünya benim için ikiye ayrılır. Berbatlar ve sefiller”.
“Orgazmda hayatın bütün boşluklarını
doldurabilen ağırlıklar var”.
Cem Kurtuluş, 2013
0 yorum:
Yorum Gönder