Herkesin kendisini ait hissettiği bir yer vardır. Bu
yerler içinde bol bol rutubeti barındırır, samimiyet akar tribünün omuzlarından
bazı istisnalar hariç. 90’lardan
itibaren Fenerbahçe Tribünü için anlamlı ve birçok kişinin hayatında önemli bir
yeri olan Abdi İpekçi oldu mu mevzu tribünden kopmuş her kim olursa olsun
burada oynanan maçları iple çeker. Gerek yarı yarıya, gerek başka maçlarda bu
salonu doldurmak için elinden geleni yapmıştır.
Hepimiz dün öyle bir gün
yaşadık. Efes’le oynanan maçın biletleri
çıkar çıkmaz hemen alalım ki bileti
demeye kalmadan biletler bitmişti, daha sonraları Efes tarafından biletleri
alarak maçın geleceği günü beklemeye koyulduk.
Salona gelir gelmez o eski
günlerdeki gibi köfte dumanlarını içimize çektik, Otoparkta içilen birkaç
şeyden sonra Efes tarafından sıraya girdik. O esnada Efeslilerin “ noluyor
kardeşim kaynak yapmayın “ derken hop içeriye dalmış oluyoruz . Bu söyleyenlerin
çoğunu oluşturan Efes Tayfası salona girdiğimizde her zamanki gibi salonda kendi ezikliklerini hissettiler.
Salona girer girmez tezahüratlarla birlikte uzun
zamandır Passolig olayından ötürü tribünden kopanlar bu maçta yerini fazlasıyla
alıyor. Coşkulu tezahüratlar, atılan flashlar ve torpillerle agresif bir tribün için yapılması gereken her
şey yapılmaya çalışılıyor. Agresif tribün için bunlar önemli şeyler. Modern futbolun
bizi çember içine aldığı, Spor büro ekiplerinin taraftarı fişlediğini
düşünürsek bunlar tribünsel faaliyetler için tribün ruhunu ayakta tutar. Bundan rahatsızlık duyulması ise kimseye yarar
sağlamaz, çünkü tribüne “ RUH” veren de tam olarak böyle şeyler.
Tribün yer yer
verdiği ıslık tepkileriyle, yer yer karşılıklı tezahüratlarla maçın içinde
olmasını biliyor daha sonraları, hakemin yaptığı hatalar bizi delirtse de elden bir şey gelmiyor.
Özet olarak; Ataşehir’de Popcorn ruhlu, müşterilere hitap eden bir profilin kaybolduğu nadir maçlardan biriydi bu Efes Deplasmanı ( Abdi İpekçi Deplasmanı). Deplasman demek doğru olmayacak olsa da burada Deplasman olarak gözüken taraf olunduğu için ancak “ Deplasman “ tanımı uyar. Abdi İpekçi’den -Coşkulu, bol flashlı ve
torpilli, rakibe korku salan, yenilse de gırtlağını patlatan, elinde Popcorn
olmayan, Ataşehir’deki ruhsuz salonu
değil, tribün için son damgasına kadar ter akıtan Fenerbahçe Tribünü vardı. Böyle amatör salonlardaki samimiyet ve tribüne aç bir o kadar tribüne delirmiş insanlar var oldukça Fenerbahçe Tribünü de yoluna emin adımlarla gitmeye devam edecektir.
Cem Kurtuluş, 2015 Aralık
0 yorum:
Yorum Gönder