Bazı zamanlar birileri arkanızdan bir şeyler söyler, ama sen yine de olmayan hayatının üstüne yol haritanı çizmiş, “ tutku” denen meselenin üstüne gidersin. Bir cumartesi günü, yollar karla dolu, sislerin de yolların kapattığı haberini almıştık. Bu çok da önemli değil diyerek Otogar’ın yolunu tutuyoruz. Acele ederek neyse ki otobüsün kalkacağı zamana yetişiyoruz, derken yolların durumu ne kadar karışık olduğu kazalardan belli oluyordu ki yoldayken ilerleyen saatlerde kazalara tanıklık ediyoruz. Kar ve sis dolu yolculukta bizleri daha neler bekliyor derken kendimizi Ankara’da buluyoruz. Ankara’da bizi buz kesici bir hava karşılıyor. Bulunma nedenimiz “ Thrashfire “ kısa bir yemek molasından sonra kendimizi konser alanına atıyoruz. Herkes dışarıda bir şekilde.
Son zamanlar Ankara metal sahnesi; hızlı işler peşinde koştuğunu Archaic Vanity ile gösteriyor. Hellsodomy ile beraber izlediğimiz Archaic Vanity sözün özüyle gelecek vaat etmenin ötesinde, yaşının ötesinde gaddard bir sound ile karşımızda. Kadıköy’de ne denli özgüvenle çalmışsa, kendi şehirlerinde de o denli özgüvenle çalıyorlar. Amaç “ Thrashfire” olsa da ,onlar da Thrashfire ile birlikte bayrağı taşıyacak Ankara’nın gururu olacak denli icra ediyorlar müziğini. Bunun öncesinde Thrashfire’ın çıkan eski-yeni albümü ile birlikte tişörtten diğer ürünlere kadar stand kurulmuş bulunuyor. Oradan da kendi ihtiyacımızı karşılıyor Thrashfire’ı izlemek için dakikalar saymış bulunuyoruz.
Archaic Vanity sahneden indikten sonra cehennemi yaşatmak için “ Thrashfire “ alana giriş yapmış bulunuyor. Elde biralar, kaosu arayanlar, bir yangının içinde kaybolmuşçasına ortalıkta delirecek olanlar birazdan kendini belli edecek. Yeni albümün ne gaddar bir sound olduğunu söylememize gerek yok. Ankara’nın soğuğu konser alanına girmiş bulunduğumuz andan itibaren kendini sıcaklığa bırakıyor. Yeni albüm Into the Armageddon’un giriş şarkısı olan “Pure Devastating Necromancy “ ile ortama bodoslama dalış yapmış oluyoruz.
Kaosun dozajı “ Slaughtered by Hellgoats” ile artıyor. Bu daha başlangıç diye mesaj veriyorlar. Yangının içine “ Vengeance of Fire “ ile düşüyoruz. Yeni albümün şampiyonlar ligine oynayan şarkılarından “ Katacomb” ile Thrashfire yeraltı mezarlıklarında yatan ölüleri rahat bırakın çağrısı yapıyor. Bu kaostan herkes nasibini alıyor. Ardı arkası kesilmeyen gaddar gecenin atakları “ Throught the Crimson Darkness “ , “ Into The Armageddon+Dybuukim “ ile devam ediyor. Konserin kaos içinde olmasını sağlayan şarkılarından biri olan “ World Domination “ ile alevler yükseliyor, ortam karışıyor. Hakkını vermek deyimi ne ise Thrashfire öyle bir yangın çıkarıyor. “ High Heel In The Hell” ve ardından eski zamanlardan Chainsaw Metal final olacak olsa da Thrashfire “ bir daha “ tezahüratına kayıtsız kalmayarak konserlerin olmazsa olmazı “ Thrash Beer And Violence “ ile tam bir yok oluş finaline hazırlıyor seyirciyi.
Sonuç olarak; -4 Ankara deplasmanında bizim için dokuz saatlik bir yolculuğu bize unutturan Thrashfire hepimize bir yok oluş gecesi sunuyor. Bu gaddar gecenin gerçekleşmesinde kaos ortamını oluşturan seyirci de kayıtsız kalmayarak gecenin hakkını veriyor. Şimdi “ Thrashfire “ için sırada Japonya deplasmanını kaosa çevirmek var.
Cem Kurtuluş, 2020 Şubat /Ankara
0 yorum:
Yorum Gönder