Bazı
çakılı isimler heavy metal dünyasında raconu iyi bilirler ve bundan iz
bırakmışlardır. İsimleri yeri göğü inletmeyi iyi bilir, çünkü yaptıkları işlerle de saygı mertebesini yükseltmişlerdir. Accept’in beyni namı
diğer “ U.D.O “ yaşlandıkça
olgunlaşan ve ürettikleriyle öne çıktığını zaman ilerledikçe bize iyi
gösteriyor. 2010 yılında kendisini Foça
festivalinde izlediğimde yaşı bir yana yansıttığı enerji ile ne kadar rock’n
roll biri olduğunu kanıtlaması uzun sürmedi. U.D.O’nun son işlerinden biri “ Steelfactory “ isminden anlaşılacağı
gibi sert bir dönüşün sinyallerini isminden
anlıyoruz aslında. Bu albümde U.D.O, yanına oğlu Sven Dirkschneider’ı alıyor.
Oğlu da yabana atılacak bir isim değil, kendine ait grupları olmasının
yanında 2015’te Saxon’la beraber
çalmışlığı var.
Mevzuya
dönecek olursak; “ U.D.O “ 1987’den bu yana
16.albümü olan “ Steelfactory “ ile kapılarını bize “
Tongue Reaper “ ile açıyor. Güçlü
vokal, güçlü riffler ve Accept’in klasik dönemlerindeki halini devam ettiriyor, “
Make The Move “ albümün dinamiklerinden, rock’n roll ruhu ile dolu bir
yaşantıya tanıklık etmemizi sağlıyor. Akılda kalıcı melodileriyle, koro halinde
söylenebilir havasıyla “ Keeper My Soul “ rock’n roll askeri olduğunu söyleyen U.D.O
bıkmak tükenmeyen enerjisiyle “ In The
Heat Of The Nıght “ da öne çıkıyor,
Andrey’in klas soloları da albümde ne gibi katkı verdiğini kanıtlıyor.
Accept
izlerine fazlasıyla rastladığımız
“ Raise The Game “ Andrey’in ne klas iş çıkardığına birer
örnek teşkil ediyor. Dört nala saldırır
bir şekilde atak üstüne ataklar “ Blood
On Fire “ ile devam ediyor. Udo ile Andrey işbirliğinde Sven’ de bu ikiliye
katılır. “La Cumparsita” solosu
şarkıda sırıtmaz, şarkıyı iyi seviyeye taşır. (-Metal Heart'dan tanıdıktır) Sazı Sven Dirkschneider’ın eline
aldığı “ Rising High “ güçlü
temposuyla, enerjisiyle, hızlı riffleriyle bir savaş alanının içine yerleştirme
hissini fazlasıyla veriyor. Andrey’in
yine Udo ile iş birliği içinde nasıl bir gösteri hazırladığını da bize dibine
kadar hissettiriyor. 80’ler metal çağını dibine kadar hissettiren, Ac /Dc
etkilerine yakın ve Accept döneminin izleri “ Hungry And Angry “ ile
açığa çıkıyor. Koro halinde bir marş haline dönüşürlülüğü ve akılda kalıcı
melodileriyle de albümün demirbaşlarından.
En
çok konuşulan şarkılardan olan “ One
Heart One Soul “ klasik Udo’nun güçlü vokalleriyle-insanlığa
verdiği mesajlarla öne çıkıyor. “One heart - one soul - one world forever One aim - one goal -
one world for all” nakaratlarıyla ve tekrarlanan koro halinde söylenebilirliğiyle konserde kolay söylenecek şarkılar arasına
ekleniyor. “ A Bite of Evil “ bize bir
nevi Judas Priest’in “ Painkiller” döneminden “
A Touch of Evil “ şarkısını hatırlatır.
Bu bir atıf da olabilir. Albümün en güçlü ve en dinamik şarkılarından
birini oluşturur bu, çok kendisinden bahsetmesek de U.D.O’nun yol
arkadaşlarından biri bas gitarda olan Fitty
Wienhold’dır. Udo’nun uzun yıllar yanında yaklaşık on iki albümde
çalmıştır. Bu şarkı başta olmak üzere albümde
etkisi Andrey ile etkisi az değildir.
Hızlı girişleriyle harekete geçiren “ Eraser “ albümün dinamiklerinden
olmasa da albümde enerjisi yüksek şarkılardan biri olarak dikkat çekiyor. Andrey’in
bunda katkısı muazzam derecede, sololarıyla da iş bitiriciliğe soyunuyor. Finale
yakın bizi karşılayan “ Rose In The
Desert “ ve U.D.O albümlerinin vazgeçilmezi olan ballad unsuru “ The
Way “ şarkısıyla öne çıkarak “ a life
so full of memories “ sözüyle özetliyor şarkıyı ve albümün kapanış parçası seçiliyor.
Toparladığımızda; Prodüktörlüğü Jacob Hansen'e ait olan “
Steelfactory” U.D.O’nun oğlu Sven ile
çaldığı ilk albüm olarak kayıtlara geçiyor, “ yeni bir davulcu ararken onun
bizimle çalacağını hiç düşünmemiştim “ diyor Udo, oğlu için. Bunun yanında
Rev-Raptor albümü sonrası gruba katılan Andrey Smirnov’un ne
kadar yetenekli olduğunu bu albümde bir kez daha gözlemliyoruz. Albümün kaydediliş
süreci iki hafta kadar sürüyor; kısacası “
Steelfactory “ albümüyle U.D.O ve askerleri hünerlerini sergilemeye devam
ediyor ve U.D.O’da “ metal machine “ sözünün hakkını fazlasıyla veriyor. 2018 yılına
Judas Priest’in “ Firepower “
albümüyle birlikte bir bomba sallıyor. Çelikten bir duvar, kaya gibi sert bir
albüm yorumu belki abartı olabilir ama bundan fazlası da
olabilir.
Kadro:
U.D.O- Vokal
Andrey Smirnov- Gitar
Fitty Wienhold – Bass
Sven Dirkschneider –
Davul
Prodüktör:Jacob
Hansen
Firma: AFM
Çıkış Yılı: 2018
Çıkış Yılı: 2018
Not: Albümde 13 şarkı bulunması ile birlikte bunun yanında sınırlı sayıda basılan CD'lerde " The Devil Is An Angel" " Pıcture In My Dreams " adında iki adet bonus şarkı bulunuyor.
Cem Kurtuluş, 2020