Cem: Selamlar, ben konuya bodoslama girmek istiyorum. 80’lerin ortalarına doğru bazı thrash metal grupları ortaya çıkmıştı. Bildiğim kadarıyla ilk thrash metal gruplarından biri Kronik idi. Darbenin sonralarına denk geliyordu bu durum. Metalium’un hikayesi nasıl başladı? Grubun ortaya çıkış sürecinden bahseder misiniz?
Tabi her şey dinleyerek başlıyor ve bir süre
sonra artık yetmiyor ve çalmak istiyorsun. Konserlerine gittiğin gruplar gibi
sen de sahnede olmak istiyorsun. Biz; yani ben, Kerim ve Mehmet Ali üniversite
arkadaşıyız. Önce ders aralarında takılıp ,müzik dinleyip bolca dergilere
bakıyorduk sonra biz de kuralım bir grup dedik. 1985 yılı önce adını koyduk ki
M.Ali'nin bulduğu bir ad ,sonra da yine onun çizdiği logo ile işin önemli
kısmını tamamlamıştık. Sonra enstrümanlarımız üzerinde çalışmaya başladık
ustalaşmak için ki bu bitmeyen bir süreç tabi ki ömür boyu. Sonra yavaştan
parçalar çıkmaya başladı. Ufaktan prova yapmaya da başlamıştık Kadıköy'de Çatı
Stüdyosunda. O zaman bir şeylere ulaşmak ,bir şeylere imkanın olması o kadar
zordu ki belki de o yüzden elde ettiğimiz her şey çok değerli ve korunması
gereken şeylerdi bu bizi müthiş motive ediyordu. Kısaca hikaye böyle başladı.
C: 1989’da “ Servants of Death “ adında demo
çıkardınız. Bir sene sonra da Behind The Power çıkmıştı. Benim merak ettiğim diğer bir konu bu albüm Uzelli
Müzik tarafından kaset formatında basılmıştı.
Adnan Şenses, Müslüm Gürses, Selda Bağcan ve bunun yanında sizin gibi
formatta Kesmeşeker,Objektif rock gruplarına yer veren bir şirketin size bakışı
nasıldı ya da o yıllarda bu konuda ayrım
yapılıyor muydu?
Servants of Death'i kendi olanaklarımızla
kaydettik ve çıkardık. Ama bir albüm için mutlaka bir şirket gerekiyordu ve bu
da o günlerin şartlarında çok zordu. Uzelli'nin 2. kuşağı İsmail ve Metin
Uzelli bir proje yapmışlar ve o zaman Akbaba'nın menajeri Tuncay Özkınay ile
görüşmüşler. Biz o dönem Akbaba'nın işlettiği bir stüdyoda prova yapıyoruz ve
aynı binadaki cafesinde de takılıyoruz. Bir gün Tuncay bu projeyle geldi.
Adamlar seri olarak Türk Rock gruplarıyla albüm yapmak istiyorlardı. O
şartlarda neredeyse bulunmaz nimet tabi bu teklif hemen kabul ettik. Bütün
prodüksiyon Uzelli'nindi ve gerçekten yaklaşımları da çok iyiydi. Rahat bir
kayıt süreci geçirdik ama tabi ki kayıt esnasında belli bir zaman sınırlaman
oluyor böyle durumlarda ve ilk ciddi kaydın bu yüzden bizim bir anlamda çıraklık
dönemimiz oldu ama ilk albümdü ve anlamı bir başka tabi.
C: Eski kafalı biri olduğum için müzik
konusunda konuya eskilerden girmek istiyorum. Çoğu kişinin yaşına denk “ Suffer
“ albümü benim için bu toprakların
thrash/death metal sentezi altında en gaddar
kayıtlarından biri. O dönemler hatırladığınız kadarıyla bu albümün kayıt
sürecinden bahseder misiniz? O döneme göre 90’ların başından itibaren
dünyayı saran death metal ateşini bu albümde birebir hissediyorduk. Albüme
tepkiler nasıldı?
Behind sonrası daha çok konserlerle geçti bir
de bir takım değişiklikler oldu grupta. Behind kayıtları devam ederken
Özgünay(Bas) ile ayrılmıştık ve Hakan gelmişti. Albüm sonrası bir kaç konser
sonrasında da Melih(Davul) ile yolları ayırdık ve Ayhan geldi. Bu arada yeni
parçalar vardı ve bir albüm çıkaracak kadar da malzeme oluşmuştu. Tabi yine
kayıt ve prodüksiyon maliyeti vs. araştırmaya başlamıştık. Behind kayıtlarını
yaptığımız SKS stüdyolarına kayıt maliyeti konuşmak için gittik orada Doruk
Onatkut ile konuşurken bize albümün prodüksiyonunu kendi üstlenmek istediğini
söyledi ve bu teklife hayır diyemezdik tabii kabul ettik. Yine aynı stüdyoda
2.albümümüzü yapacaktık ve bu bir avantajdı aslında.Biz de biraz daha ne
istediğimizi biliyorduk ve daha fazla hazırdık ilk albüme göre. Klasik gece
yapılan kayıtlar falan sanırım 1 hafta sonunda mix,mastering aşamasına
gelmiştik. Ve kesinlikle sonuç o şartlar için gayet iyiydi ve içimize çok
sinmişti. Evet o yıllarda Death Metal kasıp kavuruyordu ve biz de kayıtsız
değildik ,dinliyorduk elbet.Bu Suffer'ın soundunda etkili olmuştur mutlaka.Yani
Oldschool Thrash ve Death kendi içimizde harman olmuştu zaten ve parçalara da
ve özellikle albüm sounduna yansımıştı. Gelen tepkiler olumluydu gayet hem
kayıt anlamında hem parça yapıları ve sound.Bir nevi ustalık dönemi işi olarak
görülüyordu. Hala bu ülkede yapılan en önemli albümlerden biri olarak
gösterildiğine göre demek iyi bir iş çıkmış.
C: “Suffer”
albümüne dair ortalıkta bir dönem Circle of Despair’a dair klip
çekildiği ama bu klipten haberdar olmadığı yazılmıştı bazı yerlerde, klibinde
Ankara’da çekildiği söylenmişti. Bu konunun aslı nedir?
Evet o parça için bir klip çektik doğru
Ankara'da. Fakat çekimler istediğimiz gibi olmamıştı bu yüzden de montajlamadan
projeyi iptal ettik başka da bir klip çekimi vs olmadı. İşin aslı budur.
C:“Suffer”
albümüne dair Metalium liriklerinde dünyanın başına gelmiş
sorunlardan bahsediyordu. Aynı zaman
diliminde dünyada Bosna katliamı gibi
bir gerçek vardı ve Metalium bunu kapağında yansıtıyordu. Albümün geneli için konuşursak bu lirikler savaşın devam ettiği yıllarda mı
yoksa daha öncesinde mi yazılmıştı?
Suffer'daki lirikler hem daha önceleri hem de o
yıllarda yazıldı aslında yani tam olarak belli bir dönemi yansıtmıyor.Her şarkı
kendi döneminden etkilenerek yazıldı tabi ki ama şunu söylemeliyim
bahsettiğimiz şeyler aslında dünyanın her döneminde yaşanabilen ve
yaşanabilecek konular. Yani sorunlar her zaman var, insanlar her zaman o
bahsedilen duygulara sahip olabiliyor.Mesla o sözleri şu anda da yazsak
sırıtmazdı yine denk düşerdi bu döneme de. Ama evet kapak o dönem güncel
olduğundan Bosna'daki o manzarayı içeriyor ve hala beni etkileyen bir
manzaradır. Bir çocuk hiç bir zaman bunu hak etmiyor.
C: Metalium, Suffer’dan 15 yıl sonra “ Tenebris
“ ile geri döndü. Albüm kapağını gördüğümde konsept albüm hissiyatı oluşmuştu
benim için. Albümün ismi nereden
geliyor, albüm içeriği dahil kayıt sürecinden bahseder misiniz?
Önce adından başlayalım. Albüm içerik
itibariyle karanlık bir dönemden ,distopik bir dünyadan ve kıyamete yakın gibi
bir çağdan bahsediyor.Bu anlam etrafında isimler aradık herkes bir şeyler
önerdi tam bir beyin fırtınası yani. Sonunda Ayhan bir gün Tenebris dedi ve
daha iyisi de çıkmadı. Albümü gayet iyi anlatıyordu çok yalın
"Karanlık". Latince oluşu benim ayrıca hoşuma gitmişti bu arada ve
hepimiz fikir birliğine vardık. Konsept olayına gelince albüm tabi ki konsept
bir albüm değil ama dediğim gibi içerik yani sözler,sound,kapak vs bakınca bir
bütünlük var bu da başta söylediğim dünyanın karanlık ve sonuna yakın bir
dönemini anlatıyor. Böyle bir anlam bütünlüğü mevcut.
C: Albümü ilk dinlediğimizden itibaren alışagelmişin dışında hem klasik hem de modern bir karışım söz
konusu. Thrash sounduna sadık hem de içine yedirilmiş modernlik hakim. 15 yıl sonra geri dönüşte “Tenebris “ albümü hakkında aldığınız tepkiler nasıl?
Evet tam da böyle. Çünkü hem oldschool hem de
yeni,modern soundları dinliyoruz. Mutlaka hepsi sizi etkiliyor ve yaptığınız
işlere de yansıyor. Bir de şu var oldschool havayı kaybetmeden yeni ve modern
bir şekilde yansıtmak istiyorduk bütün kitleyi, bütün jenerasyonları
kapsayabilmek için. Sonuçta içinizden ne geliyorsa o çıkıyor aslında ortaya ve
aldığımız tepkiler de albüm çıktığından beri bu yönde ,çok iyi tepkiler.Sonuçta
biz hissettiğimiz ve istediğimiz şeyi yapıyoruz ve sunuyoruz bunun da olumlu
karşılık görmesi çok sevindirici.
C:Albümün çıkış süreci tam da dünyayı saran
Covid -19 salgınına denk geldi. Bir
lansman konseri olacaktı, virüsten ötürü olamadı. Bildiğim kadarıyla kaset
basımı da olacaktı. Bu süreci atlattıktan
sonra konser,vs bizleri neler
bekliyor?
Maalesef öyle oldu ve Nisan ayında yapmayı
düşündüğümüz lansmanı erteledik. Tabi gelişmelere göre bakacağız şu anda uzunca
bir süre konser olamayacak gibi. Fiziksel kopyaları da lansmanda çıkaracaktık
fakat bununla ilgili yeni bir planlama yapıyoruz. Sadece kaset değil tabi plak
ve CD de var. Hatta başka materyallerin de olduğu bir Box-Set hazırlıyoruz. En
uygun zamana ulaştığımızda albüm yeni çıkmış gibi bir re-lansman olacak.
C:Metalium’un daimi üyelerinden biri oldunuz
hep. Tenebris albümünde de gördüğümüz
üzere o enerjiden bir şey kaybetmemişsiniz.
Gerçeği söylemek gerekirse ilerleyen yaşınıza rağmen bu enerjiyle
bu coşkuyla devam etmeyi neye borçlusunuz?
Genler sağlam herhalde hahahaah...Valla
seviyoruz bu müziği ve çalmayı,sahnede olmayı.Bunlar insanı müthiş motive
ediyor ve işte o dediğin enerjiyi yüksek tutuyor.Ve ilk günkü gibi bu heyecanı
hissediyoruz.
C:Bundan 10 sene öncesine dönmek istiyorum.
Stüdyo Live konseri bizler için heyecanın tavan yaptığı bir konserdi. “ 90’ların ruhunu burda görüyorum” diye
seyirciye seslenmiştiniz o gün yanlış hatırlamıyorsam. Yaş ortalamasının yüksek, bir o kadar sözün
tabiriyle müziğe doyumsuz insanlardan oluşmaktaydı. O gün sizin için durumlar
nasıldı?
Evet aynen o cümleyi kurmuştum ve gerçekten
öyleydi.Ve belki de o gördüğümüz manzara bizi konserden sonra düşünmeye ve
devam etmeye itti.O geceye mutlaka parantez açmam lazım burada çünkü bizi
"Tenebris" e götüren yolun başlangıcıdır.O kadar etkilenmiştik ki o
geceki enerjiden aslında hep içimizde olan çalma ve sahnede olma isteğini
ortaya çıkarmıştı.Burada gecenin mimarı Şener Çetin'den bahsetmeden olmaz tabi
ki tekrar teşekkürler.
C: 90’ların başından itibaren demo,albüm
doyuruculuğu yönünden dönemsel olarak bütçelerin kısıtlı olduğu, üretkenliğin zirvede olduğu yıllardı. 2000’ler için baz alırsak thrash metal
grupları bu üretkenlikten uzak bir
görüntü çiziyor. Bu konu hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Her dönem kendi içinde bazı gerçekleri ve
gelişmeleri barındırıyor tabi. Bunun cevabını herkes kendine göre farklı
verebilir belki mesela daha az zaman ayırabilmek ,daha az bir araya gelmek veya
her şeye daha kolay ulaşıp, daha çabuk tüketiyor olmak.Ve tabi ki her dönem
müzikte çok farklı soundlar ve türler hakim olabiliyor ve ayrıca üretkenlik
bunlardan etkilendiği gibi kendi içinde de körelebiliyor. Bütün bunlar bir
araya gelince sanırım bahsettiğin sonuç ortaya çıkıyor.Ama yine de üretebiliyor
olmak bence önemli olan bu, durmadan üretebilmek.
C:Benim sorularım bu kadar. Virüsle boğuştuğumuz şu günlerde Tenebris’i
dinlerken Metalium konserini
sabırsızlıkla bekliyoruz. Son
olarak ne söylemek istersiniz?
Şu süreçte yapılabilecek en iyi şey zaten
dinlemek,bol bol dinleyelim ve normale dönüp konserler başladığında
"Tenebris" i hep birlikte söyleyelim. Biz çok özledik sahneyi,herkes
kendine çok dikkat etsin ve sağlıklı kalsın...
Cem Kurtuluş, 2020 Mayıs / Metalium Röportajı
0 yorum:
Yorum Gönder