// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

23 Mayıs 2020

Metalium Röportajı (23.05.2020)













Cem: Selamlar, ben konuya bodoslama girmek istiyorum. 80’lerin ortalarına doğru bazı thrash metal  grupları ortaya çıkmıştı. Bildiğim kadarıyla ilk thrash metal gruplarından biri Kronik idi. Darbenin sonralarına denk geliyordu bu durum. Metalium’un hikayesi nasıl başladı?  Grubun ortaya çıkış  sürecinden bahseder misiniz?

Tabi her şey dinleyerek başlıyor ve bir süre sonra artık yetmiyor ve çalmak istiyorsun. Konserlerine gittiğin gruplar gibi sen de sahnede olmak istiyorsun. Biz; yani ben, Kerim ve Mehmet Ali üniversite arkadaşıyız. Önce ders aralarında takılıp ,müzik dinleyip bolca dergilere bakıyorduk sonra biz de kuralım bir grup dedik. 1985 yılı önce adını koyduk ki M.Ali'nin bulduğu bir ad ,sonra da yine onun çizdiği logo ile işin önemli kısmını tamamlamıştık. Sonra enstrümanlarımız üzerinde çalışmaya başladık ustalaşmak için ki bu bitmeyen bir süreç tabi ki ömür boyu. Sonra yavaştan parçalar çıkmaya başladı. Ufaktan prova yapmaya da başlamıştık Kadıköy'de Çatı Stüdyosunda. O zaman bir şeylere ulaşmak ,bir şeylere imkanın olması o kadar zordu ki belki de o yüzden elde ettiğimiz her şey çok değerli ve korunması gereken şeylerdi bu bizi müthiş motive ediyordu. Kısaca hikaye böyle başladı.

C: 1989’da “ Servants of Death “ adında demo çıkardınız.  Bir sene sonra da  Behind The Power çıkmıştı.  Benim merak ettiğim diğer bir konu bu albüm Uzelli Müzik tarafından kaset formatında basılmıştı.  Adnan Şenses, Müslüm Gürses, Selda Bağcan ve bunun yanında sizin gibi formatta Kesmeşeker,Objektif rock gruplarına yer veren bir şirketin size bakışı nasıldı ya da o yıllarda bu konuda  ayrım yapılıyor muydu?

Servants of Death'i kendi olanaklarımızla kaydettik ve çıkardık. Ama bir albüm için mutlaka bir şirket gerekiyordu ve bu da o günlerin şartlarında çok zordu. Uzelli'nin 2. kuşağı İsmail ve Metin Uzelli bir proje yapmışlar ve o zaman Akbaba'nın menajeri Tuncay Özkınay ile görüşmüşler. Biz o dönem Akbaba'nın işlettiği bir stüdyoda prova yapıyoruz ve aynı binadaki cafesinde de takılıyoruz. Bir gün Tuncay bu projeyle geldi. Adamlar seri olarak Türk Rock gruplarıyla albüm yapmak istiyorlardı. O şartlarda neredeyse bulunmaz nimet tabi bu teklif hemen kabul ettik. Bütün prodüksiyon Uzelli'nindi ve gerçekten yaklaşımları da çok iyiydi. Rahat bir kayıt süreci geçirdik ama tabi ki kayıt esnasında belli bir zaman sınırlaman oluyor böyle durumlarda ve ilk ciddi kaydın bu yüzden bizim bir anlamda çıraklık dönemimiz oldu ama ilk albümdü ve anlamı bir başka tabi.

C: Eski kafalı biri olduğum için müzik konusunda konuya eskilerden girmek istiyorum. Çoğu kişinin yaşına denk “ Suffer “ albümü  benim için bu toprakların thrash/death metal sentezi altında  en gaddar kayıtlarından biri. O dönemler hatırladığınız kadarıyla bu albümün kayıt sürecinden  bahseder misiniz?  O döneme göre 90’ların başından itibaren dünyayı saran death metal ateşini bu albümde birebir hissediyorduk. Albüme tepkiler nasıldı?

Behind sonrası daha çok konserlerle geçti bir de bir takım değişiklikler oldu grupta. Behind kayıtları devam ederken Özgünay(Bas) ile ayrılmıştık ve Hakan gelmişti. Albüm sonrası bir kaç konser sonrasında da Melih(Davul) ile yolları ayırdık ve Ayhan geldi. Bu arada yeni parçalar vardı ve bir albüm çıkaracak kadar da malzeme oluşmuştu. Tabi yine kayıt ve prodüksiyon maliyeti vs. araştırmaya başlamıştık. Behind kayıtlarını yaptığımız SKS stüdyolarına kayıt maliyeti konuşmak için gittik orada Doruk Onatkut ile konuşurken bize albümün prodüksiyonunu kendi üstlenmek istediğini söyledi ve bu teklife hayır diyemezdik tabii kabul ettik. Yine aynı stüdyoda 2.albümümüzü yapacaktık ve bu bir avantajdı aslında.Biz de biraz daha ne istediğimizi biliyorduk ve daha fazla hazırdık ilk albüme göre. Klasik gece yapılan kayıtlar falan sanırım 1 hafta sonunda mix,mastering aşamasına gelmiştik. Ve kesinlikle sonuç o şartlar için gayet iyiydi ve içimize çok sinmişti. Evet o yıllarda Death Metal kasıp kavuruyordu ve biz de kayıtsız değildik ,dinliyorduk elbet.Bu Suffer'ın soundunda etkili olmuştur mutlaka.Yani Oldschool Thrash ve Death kendi içimizde harman olmuştu zaten ve parçalara da ve özellikle albüm sounduna yansımıştı. Gelen tepkiler olumluydu gayet hem kayıt anlamında hem parça yapıları ve sound.Bir nevi ustalık dönemi işi olarak görülüyordu. Hala bu ülkede yapılan en önemli albümlerden biri olarak gösterildiğine göre demek iyi bir iş çıkmış.

C: “Suffer”  albümüne dair ortalıkta bir dönem Circle of Despair’a dair klip çekildiği ama bu klipten haberdar olmadığı yazılmıştı bazı yerlerde, klibinde Ankara’da çekildiği söylenmişti. Bu konunun aslı nedir?

Evet o parça için bir klip çektik doğru Ankara'da. Fakat çekimler istediğimiz gibi olmamıştı bu yüzden de montajlamadan projeyi iptal ettik başka da bir klip çekimi vs olmadı. İşin aslı budur.

C:“Suffer”  albümüne dair Metalium liriklerinde dünyanın başına gelmiş sorunlardan  bahsediyordu. Aynı zaman diliminde dünyada  Bosna katliamı gibi bir gerçek vardı ve Metalium bunu kapağında yansıtıyordu.  Albümün geneli için konuşursak bu  lirikler savaşın devam ettiği yıllarda mı yoksa daha öncesinde mi yazılmıştı?

Suffer'daki lirikler hem daha önceleri hem de o yıllarda yazıldı aslında yani tam olarak belli bir dönemi yansıtmıyor.Her şarkı kendi döneminden etkilenerek yazıldı tabi ki ama şunu söylemeliyim bahsettiğimiz şeyler aslında dünyanın her döneminde yaşanabilen ve yaşanabilecek konular. Yani sorunlar her zaman var, insanlar her zaman o bahsedilen duygulara sahip olabiliyor.Mesla o sözleri şu anda da yazsak sırıtmazdı yine denk düşerdi bu döneme de. Ama evet kapak o dönem güncel olduğundan Bosna'daki o manzarayı içeriyor ve hala beni etkileyen bir manzaradır. Bir çocuk hiç bir zaman bunu hak etmiyor.

C: Metalium, Suffer’dan 15 yıl sonra “ Tenebris “ ile geri döndü. Albüm kapağını gördüğümde konsept albüm hissiyatı oluşmuştu benim için.  Albümün ismi nereden geliyor, albüm içeriği dahil kayıt sürecinden bahseder misiniz?

Önce adından başlayalım. Albüm içerik itibariyle karanlık bir dönemden ,distopik bir dünyadan ve kıyamete yakın gibi bir çağdan bahsediyor.Bu anlam etrafında isimler aradık herkes bir şeyler önerdi tam bir beyin fırtınası yani. Sonunda Ayhan bir gün Tenebris dedi ve daha iyisi de çıkmadı. Albümü gayet iyi anlatıyordu çok yalın "Karanlık". Latince oluşu benim ayrıca hoşuma gitmişti bu arada ve hepimiz fikir birliğine vardık. Konsept olayına gelince albüm tabi ki konsept bir albüm değil ama dediğim gibi içerik yani sözler,sound,kapak vs bakınca bir bütünlük var bu da başta söylediğim dünyanın karanlık ve sonuna yakın bir dönemini anlatıyor. Böyle bir anlam bütünlüğü mevcut.

C: Albümü ilk dinlediğimizden itibaren  alışagelmişin dışında  hem klasik hem de modern bir karışım söz konusu. Thrash sounduna sadık hem de içine yedirilmiş modernlik hakim.  15 yıl sonra geri dönüşte “Tenebris “  albümü hakkında aldığınız tepkiler nasıl?

Evet tam da böyle. Çünkü hem oldschool hem de yeni,modern soundları dinliyoruz. Mutlaka hepsi sizi etkiliyor ve yaptığınız işlere de yansıyor. Bir de şu var oldschool havayı kaybetmeden yeni ve modern bir şekilde yansıtmak istiyorduk bütün kitleyi, bütün jenerasyonları kapsayabilmek için. Sonuçta içinizden ne geliyorsa o çıkıyor aslında ortaya ve aldığımız tepkiler de albüm çıktığından beri bu yönde ,çok iyi tepkiler.Sonuçta biz hissettiğimiz ve istediğimiz şeyi yapıyoruz ve sunuyoruz bunun da olumlu karşılık görmesi çok sevindirici.

C:Albümün çıkış süreci tam da dünyayı saran Covid -19 salgınına denk geldi.  Bir lansman konseri olacaktı, virüsten ötürü olamadı. Bildiğim kadarıyla kaset basımı da olacaktı. Bu süreci atlattıktan  sonra konser,vs bizleri  neler bekliyor?

Maalesef öyle oldu ve Nisan ayında yapmayı düşündüğümüz lansmanı erteledik. Tabi gelişmelere göre bakacağız şu anda uzunca bir süre konser olamayacak gibi. Fiziksel kopyaları da lansmanda çıkaracaktık fakat bununla ilgili yeni bir planlama yapıyoruz. Sadece kaset değil tabi plak ve CD de var. Hatta başka materyallerin de olduğu bir Box-Set hazırlıyoruz. En uygun zamana ulaştığımızda albüm yeni çıkmış gibi bir re-lansman olacak.

C:Metalium’un daimi üyelerinden biri oldunuz hep.  Tenebris albümünde de gördüğümüz üzere o enerjiden bir şey kaybetmemişsiniz.  Gerçeği söylemek gerekirse ilerleyen yaşınıza rağmen  bu enerjiyle  bu coşkuyla devam etmeyi neye borçlusunuz?

Genler sağlam herhalde hahahaah...Valla seviyoruz bu müziği ve çalmayı,sahnede olmayı.Bunlar insanı müthiş motive ediyor ve işte o dediğin enerjiyi yüksek tutuyor.Ve ilk günkü gibi bu heyecanı hissediyoruz.

C:Bundan 10 sene öncesine dönmek istiyorum. Stüdyo Live konseri bizler için heyecanın tavan yaptığı bir konserdi.  “ 90’ların ruhunu burda görüyorum” diye seyirciye seslenmiştiniz o gün yanlış hatırlamıyorsam.  Yaş ortalamasının yüksek, bir o kadar sözün tabiriyle müziğe doyumsuz insanlardan oluşmaktaydı. O gün sizin için durumlar nasıldı?

Evet aynen o cümleyi kurmuştum ve gerçekten öyleydi.Ve belki de o gördüğümüz manzara bizi konserden sonra düşünmeye ve devam etmeye itti.O geceye mutlaka parantez açmam lazım burada çünkü bizi "Tenebris" e götüren yolun başlangıcıdır.O kadar etkilenmiştik ki o geceki enerjiden aslında hep içimizde olan çalma ve sahnede olma isteğini ortaya çıkarmıştı.Burada gecenin mimarı Şener Çetin'den bahsetmeden olmaz tabi ki tekrar teşekkürler.

C: 90’ların başından itibaren demo,albüm doyuruculuğu yönünden dönemsel olarak bütçelerin kısıtlı olduğu,   üretkenliğin zirvede olduğu yıllardı.  2000’ler için baz alırsak thrash metal grupları   bu üretkenlikten uzak bir görüntü çiziyor.  Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Her dönem kendi içinde bazı gerçekleri ve gelişmeleri barındırıyor tabi. Bunun cevabını herkes kendine göre farklı verebilir belki mesela daha az zaman ayırabilmek ,daha az bir araya gelmek veya her şeye daha kolay ulaşıp, daha çabuk tüketiyor olmak.Ve tabi ki her dönem müzikte çok farklı soundlar ve türler hakim olabiliyor ve ayrıca üretkenlik bunlardan etkilendiği gibi kendi içinde de körelebiliyor. Bütün bunlar bir araya gelince sanırım bahsettiğin sonuç ortaya çıkıyor.Ama yine de üretebiliyor olmak bence önemli olan bu, durmadan üretebilmek.

C:Benim sorularım bu kadar.  Virüsle boğuştuğumuz şu günlerde Tenebris’i dinlerken Metalium konserini  sabırsızlıkla bekliyoruz.   Son olarak ne söylemek istersiniz?

Şu süreçte yapılabilecek en iyi şey zaten dinlemek,bol bol dinleyelim ve normale dönüp konserler başladığında "Tenebris" i hep birlikte söyleyelim. Biz çok özledik sahneyi,herkes kendine çok dikkat etsin ve sağlıklı kalsın...

Cem Kurtuluş, 2020 Mayıs / Metalium Röportajı

0 yorum: