// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

07 Şubat 2021

Ema (2019)


 










Sinema ile müzik bir araya geldiğinde ve hikayenin anlatışına doğru da ilerliyorsa bu yerinde bir seçim olur. Sinema/müzik bağlantılı olsa da durum bazen hikayenin akışında bazen de müzik duymak istemezsiniz. Çünkü bazı filmleri akışına bırakmak gerekebilir. İlgimin olmadığı İspanya sinemasıyla alakalı pek fazla sözüm yok ve konuyu da uzatmamak gerekirse;  hakkında bahsedeceğim film olan " Ema "  evlatlık edindikleri çocuğun  ellerinden alındığına doğru bir  hikaye çiziyor. Filmin başlangıcından itibaren sinematografik açıdan film bol renkli bir ambians vaat ediyor.

 Dans,müzik ve dram vari bir hikaye var elimizde. Bu hikaye düz ve sade bir hikaye.   Gaston ve Ema ikilisinin soğukkanlılığı, buz kesen yüz yapıları filmin dramatik noktasını oluşturuyor. Film, kapılarını bize elinde Alev püskürcüsü olan Ema’nın gözünden trafik lambasının yanmasıyla açar.  Bu aynı zamanda Ema karakterine dair bir ateş çağrısı yapar. Filmin başlarından itibaren Ema’nın çocuğuyla ilgili diyalogu çocuğunu bıraktığı yetimhane görevlisinden EMA’ya verdiği “ dans etmeye devam et. Oyuncak bir bebek al. Onu giydir. Çünkü istediğin şey bir çocuk değil. Sadece saksı gibi duran, hiçbir şey yapmayan bir çocuk  istiyorsun “ sözüyle anlatır.  

Bununla birlikte sosyal eğitim hizmetinde görevli olan kadın karakterin filmin ilk yarısında söylediği “ sistem sizin gibi insanları elemek için yaratıldı,sistem benim “ sözüyle de ucundan mesajını veriyor. Filmin ilk yarım saatinde bahsettikleri oğlu Polo’ya dair ise etrafta bir şey göremiyoruz.  Birbirlerini suçlamaların getirdiği aşkın nefrete gittiği bölümler ve  bir çocuk evlat edinilse de filmin ilk bölümünde geçen “ o benim oğlumdu. Oğlum isterse tüm bedenimi emebilir “ sözünü bu noktada hatırlatmak gerekir.

Aşık olduğu kişiye karşı da “ insan şeklinde bir prezervatifsin sen, ban asla bir oğul veremeyeceksin “ sözündeki ağırlığı da not etmek gerekebilir.  Filmin baş merkezine “ Ema “ karakteri yerleştirilir ve onun bakış açısından izleriz olup biteni.  Çoğu yerde Ema, dans etmesiyle ünlü, filme göre özgürlüğünü buna borçlu bir çıkarım yapmak yanlış olmayacaktır, ama sadece bununla sınırlı değil.  Zaman içinde cinselliğin sadece kadın ve erkek arasında olmadığını da Ema ve arkadaşlarının karakterinden hoşlandığı avukatı karşısında tanıklık ediyoruz. 

Sadece bu cinsellik değil, karşı cinse duyulan bir tür sevgi ya da başka bir şey de denilebilir.  Sadece avukatı değil, avukatın eşiyle de bunu masaya yatırıyor Ema. Kadınlarla girdiği ilişkilerle tutkulu bir şekilde bize aktarılır bu. Özgürlüğün sınırlarında kadınların kadınlara karşı tutkulu bir şekilde cinselliği işlediği cüretkar sahneler bu bölümde filmde yerini alıyor, ama bir şekilde hazzın doruklarıdır anlatılmak istenen,diğer adıyla da hedonizm. Ema’nın dünyasından bakınca olaylara filmin başlangıcıyla birlikte trafik lambasının üstündeki ateş görüntüsü, filmin çoğu kısmında alev püskürtücüyle de yansıtılıyor. Ateşin bir nevi özgürlük çağrışımı, Ema’nın gözünden bakacak olursak bir sınırsızlığı ifade eder.

 Renk tonlamasıyla da Gasper Noe filmlerini de hatırlarız bir yandan.  Ema’nın yönünden dans etmek toplum nazarında “ fahişe “ sanılmak anlamına gelmek,bir nevi toplumun dışına çıkan her birey bundan hakkını alır ama iyi veyahut kötü. Ema karakterinin de baş merkeze konulma sebebi bu aslında, sınırlanan özgürlükleri de Ema karakteri üzerinden resmediliyor. Bu Ema’nın belki de yaratmak istediği özgürlük; ama bu sınır nereye kadar gider bu da filmin sorduğu soru oluyor bize. 

Evli bir erkekle cinsel ilişkiyi arzulayan evli olmasına rağmen bir kadınla cinsellik yönünden ihtiyaç duyan bir karakter var karşımızda, ve aynı zamanda filmin başındaki “ oğlum isterse tüm bedenimi emebilir “ sorusunu da göz ardı etmemek gerekir.  Filmin hikayesi dramatik başlasa da  daha sonraları “ Z kuşağı “ denen kısma da sesleniyor.  Seksin,uyuşturucunun kol gezdiği ve ertesi gün neler getireceğine Gaston karakteri yanıtını veriyor.

Aşk,nefret, cinselliğin özgürlük sınırları, evlilik yelpazesinde özgürlük sınırlarını açan Ema’nın üzerinden eşine özgürlük vaat etmesiyle eşinin kendisini aldatmasıyla Ema’nın kıskançlık kulvarına girdiğine tanıklık ediyoruz. Cinsellik açısından seks ssahnelerinin cüretkarlığına tanıklık ederiz,bu açıdan ışığın tonu ve sinematografik olarak da klas bir iş çıkarılmış. Oyunculuklara gelirsek... Ema karakterine can veren  Mariana Di Girolamo filmde baş merkezde olan isim olmasının yanında pek çok isme göre sırtlıyor, Gaston karakterine can veren Gael Garcia Bernal da kendisine iyi partner oluyor.

 Yer yer çıkışlarıyla, bakışlarıyla da kendini belli ediyor. Bunun yanındaki yan karakterler de başarıyla seçilmiş.  Sinematografik olarak renklerin tonlamaları da Gasper Noe filminden çıkmışçasına başarıyla aktarılmış, bu açıdan Sergio Armstrong kendi adına klas bir iş çıkarmış. Müzikler de Nicolas Jaar imzası taşıyor. Bunların yanında renk tonlamalarının yanında, Ema başta olmak üzere uygulanan saç stilleri, kostümler, kıyafetler, mekan seçimleri de başarılı ve sokak tarzını yansıtmış. Film genelindeki düşünce kırmızıyı çağrıştıran özgürlük ateşi olsa da , bundan ziyade daha çok hazlara yönelme film adına daha çok işlenmiş.

 Sonuç olarak “ Ema “  başlangıçta dramatik olarak düşündüğünüz hikayenin ilerledikçe özgürlük,erotizm, ve pek çok kavrama değindiğini anlıyorsunuz. Sözü edilen Polo adlı küçük çocuk karakterine dramatik yönden daha ağırlık verilseymiş film adına daha buruk, dram vari daha etkili bir film ortaya çıkabilirmiş. Eğer İspanya sinemasına dair pek çok şey bilmiyorsanız, dram ve dans ortasında bir şey istiyorsanız "EMA"  yerinde bir seçim olabilir.  

Son olarak naçizane bir tavziye olarak bütün bunların dışında beklentisiz izlemek yerinde olacaktır

 

 Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim:

 “ bugün hayattasın ve buradasın. Çünkü birileri bir noktada sevişti ve orgazm oldu. Ve bugün o orgazma dans ederek ulaşılabiliyor”

 

“ iyi dans eden insanlar,iyi sevişir…”

 “ Dans etmeye devam et. Oyuncak bir bebek al Onu giydir. Çünkü istediğin şey bir çocuk değil. Öylece saksı gibi duran, hiçbir şey yapmayan bir çocuk istiyorsun”

 

“ bir kadının ihanetine uğramak çok yıpratıcıdır…”

 “ sistem sizin gibi insanları elemek için yaratıldı “

 

“ oral seks yapmadığını nereden bileceğiz

Çünkü onu yapmak için aşık olmak gerek “

 

“ nasıl biri

Bilmiyorum,henüz çıplak görmedim. Ama muz gibi kocaman parmakları var “

 

“ neyi öğretmekten hoşlanıyorsunuz?

Özgürlüğü

Çocuklara özgürce hareket etmeyi öğretiyorum”

 

“ dans etmeyi hep sevdim. Anneme isyan etme yolumdu. Muhafazakar delinin tekiydi. Hayatım boyunca çirkin olduğumu söyledi…”


Cem Kurtuluş, 2021


0 yorum: