// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

04 Nisan 2021

Mon Roi /My King (2015)


 










İlişkiler açısından  yüzlerce film çekilmiş olabilir, bazı filmlerin etkileyicilik açısından çıtayı yükselttiğini söylemek yanlış olmaz.  Aşk,nefret,öfke, pişmanlık,vicdan gibi kavramlar sinemanın olmazsa olmazı ve  insanı inceleme açısından kalbur bir nokta görevi üstlenmiştir.  Yönetmenliğini Maiween’ın yaptığı “  Mon Roi “ ilişkiler yönünden söz söyleyen bir film olarak karşımızda.

 Filmin hikâyesi ilk başta kayak yaptığı sırada sakatlanan Tony ile başlıyor. Bu hikayenin asıl özeti insanın geçmişiyle yaşadığı açıda saklı olduğunda. Bunu da Tony ‘nin doktorunun söylediği " Dizdeki acı o insanın hayatındaki bir acıyı kabullenmekte zorlandığına işaret eder ve iyileşme de ruhsal iyileşmeyle paralel gerçekleşir”  cümlesinden anlıyoruz.

 Hikayede sakatlığı ile ilgili sorunlar kendisine acı vermesi yönünde olduğu öyle olsa da  film, Georgio ile yaşayacakları aşka ışınlatıyor bizi. Filmin ilk yarısında uyumlu bir çiftin birbirine olan çılgınca aşklarındaki tutkuya tanıklık ediyoruz. Bu süreçte sevisme sahneleri de tutkulu şekilde yansıtılıyor. Filmin iki bölümden oluşsa da ilk bölümde Tony'nin sakatlığına dair pek çok az şey var. Aşk,tutku, ilişkiler açısından filmin ilk yarım saati etkili bir iş çıkartıyor. Bir aşkın gülümsemeli halinin tutkuya nasıl dönüştüğünü bu süreçte izlemiş oluyoruz. Tutkulu bir aşkın,arzunun görkemli haline de tanıklık ediyoruz.

 " Gerçekten sevmek ve bütün benliğini ona adamak için kişinin kaybedecek hiçbir şeyi olmamalıdır. Bu boşluğa atlamaya cesaret etmek için tüm baş döndürücü deneyimleri aşmak gerek" cümlesi aşk ve ilişkiler yönünden de sözünü söylüyor. Tutkulu şekilde ilerleyen aşkta çiftin çocuğunun olmasındaki evrede tutkuda azalmalar oluyor, bunun da nedeni eski sevgililik evresinde gerçekleşen durumlara dair mesaj veriyor film. İntihar eden eski ilişkisinin peşinde olan bir adam ile ailesi için fedakarlıkları göze alan bir kadına tanıklık ediyoruz. 

 Takıntılar , saplantılar ve sağlıksız bir ilişki olmasına rağmen kadının güçlü yapısı ile zor da olsa ilişki ayakta kalkıyor, adamın bütün çapkınlıklarına rağmen. Bir tür evlilikten sonra tutku azalır mı sorusuna erkek karakter gözünden bakıyoruz.  Çocukları için ilişkilerini ayakta tutmaya çalışan çiftin yeniden eski hallerine dönmek için çırpındığını görüyoruz, ama bazı şeylerin eksik olduğunu film anlatıyor bize.  İlişkinin iniş ve çıkışları, öfke halleri, birinin sakinken deliye dönme durumları her iki karakter gözünden anlatılıyor. Tony’nin yaşadığı sakatlıklarda geriye dönüşlerin film adına fazlaca işlenememesi eksik bir puan yaratıyor.   Georgio'nun gözünden de ilk başta her ne kadar klas bir adam görülse de kadına uyguladığı psikolojik şiddeti de görüyoruz. Hamilelik sürecinde kadının kullandığı hapları kendisi bir şantaj aracı olarak görüyor.

Tony karakterine can veren  Emmanuelle Bercot büyük bir karakter koyuyor ortaya.  Öfkeden deliye dönerken, sarhoşken, acı çekerken ve bilhassa kadınlık duygusunu güçlü yansıttığı için ayrı kutlamak gerekir, bunun yanında kendisine eş görevi üstlenen Georgio karakterine can veren  Vincent Cassel’de sırıtmıyor.  Filmin bütünlüğü,rolün fazlalılığı Tony karakteri üzerinden duruluyor.  Bir kadın yönetmenin daha sonrasında bu filmle ilgili  geri dönüşlerinde kadınların “ evet,bu benim erkek arkadaşım,evet bu benim hikayem “ gibi tepkiler alıyor  Maiween.

Maiween’ın yönetmen olarak söylediği de tam olarak “ doğaçlama “. Oyuncuya özgürlüğü vermesi,ve geri kalanda oyuncunun o duyguyu aktarması. Vincent Cassel, böyle bir film içinse “ böyle bir çift imkansız “ yorumunu yapıyor, ki filmin ana temasının da iletişim kuramamakla alakalı bağlantısını dile getiriyor bir röportajda.

 Sonuç olarak; “ Mon Roi” güçlü bir senaryoya sahip, güçlü hikayenin öncülüğünde oyunculuğunda kendilerini ispat etmesiyle ilişkilere yön veren bir film oluyor. Geriye tek eksi yanı sakatlık geçiren hikayedeki kahramanın hayatına fazla detay işlenmemesi ve uzun süresi eksi puan olarak hanesine yazılıyor.

 Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim:

 " Dizdeki acı o insanın hayatındaki bir acıyı kabullenmekte zorlandığına işaret eder ve iyileşme de ruhsal iyileşmeyle paralel gerçekleşir " 

 “ ister zengin ol,ister fakir,ayağın kokuyor”

 “ ayrıldığınızdan beri ilk  kez mi hayatına biri giriyor

Evet, ne demek bu? Beş dakikada bir yeni biriyle tanışmıyor insan.

En azından ben,seni bilemem “


“ doğrusunu isterseniz sayın katipler  halihazırda yıkılmış olan bizi biz yapan bu hayalkırıklığı özgürlüğümüzdür “

 “ gerçekten sevmek ve bütün benliğini ona adamak için kişinin kaybedecek hiçbir şeyi olmamalıdır.  Bu boşluğa atlamaya cesaret etmek için tüm baş döndürücü  deneyimleri aşmak gerek. Çökmek üzere olan imparatorlukları  ve büyük fırtınaları bilmek gerek. O anı seninle yaşamak için. Çok şey yaşamış,çok şey mahvetmiş, defalarca yaşamış olmalıyız ki seninle hiçbir şeyi berbat etmeyelim. Aşk,yeni ,temiz ve saf olduğunda hiçbir anlam ifade etmez. Fırtınadan önce aşk bir seçim değildir,bir kanundur”

 -Neden senin istediğin biri gibi olmam gerekiyor? Şu an olduğum kişi olduğum için bana geldin. Neden elindekini olduğu gibi kabul etmiyorsun? +Böyle devam edemem. Pazartesi günü birlikteyiz, Çarşamba ayrıyız. Perşembe eve geri taşınıyorsun, Cuma evde değilsin. 

-Sonraki Pazartesi beni aldatıyorsun, Çarşamba olunca beni seviyorsun. Buna daha fazla dayanamam. Aşık olmamayı ve acı çekmemeyi tercih ederim. 

-İstediğin bu mu? 

Evet, istediğim bu.

 

 “ bizim bir şey inşa ettiğimiz yok.

Öyle mi

Birbirimizi tüketiyoruz hepsi bu.”

Cem Kurtuluş, 2021


0 yorum: