// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

30 Ağustos 2021

Asphyx - Necroceros (2021)


 










“54 yaşındayım ve halen sahneye çıkıp öfkelenip delirebiliyorum, tabii ki sonrasında kendimi tamamen bitkin hissediyorum ve ondan kurtulmam bir veya iki gün sürüyor, ama yine de yapabiliyorum böyle yaparak! Bunu yapabildiğim sürece, yapacağım çünkü evet, bu bir tutku, bu benim içimde, küçüklüğümden beri ve yedi-sekiz yaşımdayken ilk Kiss albümümü satın alıp dinledim ve bu değişmedi , bu yüzden bunun için gerçekten çok memnun ve minnettarım.” diyor Asphyx’in hırçın ve öfkeli adamı,beyni Martin Van Drunen. 

Death metal sahnesinde yıkıcılığı, öfkeleriyle birlikte her albümlerinin üzerine çıkmayı başardılar bu sahnede. Old school ruhun ne demek olduğunu Hollanda sahnesini sıkı şekilde  gösterdiler. İlk demolarını 1988’de çıkardıklarını farz edersek Asphyx için 33 yıllık dolu bir zaman. 

 Mevzumuz, 2021 yılında çıkan Asphyx’in “ Necroceros “ üzerine. Albüm, “ The Sole Cure Is Death “ ile açılıyor. Saldırgan,agresif, dinamikliğiyle ölüm vari lirikleriyle baştan itibaren kaosun içine yerleştiriyor. Ölüm vari liriklerin yanında dünyada şiddete,tecavüze uğrayan suçsuz şekilde salınan ve bunu cezalandırmayanlar hakkında da sözünü söylüyor. Bunun tedavisinin ölümden geçtiğini savunuyor Asphyx bu şarkıyla. Asphyx’i bilenler için death/doom olayının farkında olduğu için pek bu noktaya çok fazla parantez açmamak gerekir. Devamında gelen Black Sabbath’ın o karanlık riff yapısını “ Molten Black Earth “ ile kabarıyor. Savaş dolu lirikleriyle,özellikle “Blitzkrieg” denilen almanların savaş taktiğini de liriklerde geçiriyor. Ağırdan alıp birden savaş pozisyonuna sokacak kadar etkili,düşmana “ bizi yenersiniz “ mesajı verip atağa kalkacağının hissiyatıyla ilerliyor. 

 Mezardan hortlamışçasına bir soundun hatırlatıcısı “ Mount Skull “ ile ağır ağır kendini hatırlatıyor. İlk yarısından ikinci yarısına geçtiğimizde saldırganlık kendini gösteriyor. “ Knights Templar Stand “ albümdeki dinamitlerden biri olduğunu kanıtlıyor. “Three Years of Famine“ albümün doom metal yönünden riffsel yönden  Black Sabbath ve türevlerini karşılayacak bir şarkı olduğunu ispat edercesine ilerliyor.Akustik bölümlerle birlikte albüme ağırlığını koyuyor şarkı.

Albümün en ağır toplarından, death/doom metal sentezliğinde farkını koyuyor ortaya. Saldırganlığına devam eden “ Botox Implosion “ kaos bari bir iş olduğunu göstermekte kararlı. Kaos olduğu kadar kendini ameliyat masalarına yatıran, sahte dramvari hareketlerde bulunanlara lirikleriyle sözünü söylüyor. Martin’in vokalleri ise kısa bir tabirle etrafa öfke saçıyor. Hastalıklı vokalini şiddetli şekilde kusuyor.

” In Blazing Oceans “ her ne kadar bir önceki parça kadar sıkı olmasa da biraz vasat vari konumda oluyor. Şiddetli etkiler ikliminde denizde gelişen bir savaşvari lirikler üzerine egemen oluyor.” The Nameless Elite“ klibiyle ayrı damga koyan albümün önemli dinamitlerinden olsa da şarkı yönünden beklentiyi karşılayamıyor, kötü bir şarkı değil ama bazı klas şarkılara göre geride kaldığını söylemek yanlış olmaz.Martin’e göre “ sizin ve benim için savaşan kadınlar ve erkekler hakkında “ cümlesi önem taşıyor. 

Candlemass’ın izlerini taşıyıp, death metal motifleriyle birleştirseler de bir eksiklik yaratıyor şarkı kendi çapında. Bunun devamında gelen “ Yield Or Die “ da aynı benzerlik içinde ilerliyor. Kötü şarkılar olarak değil de ilk yarıdaki albüm hakimiyetine göre başka havada ilerliyor. Albümün kapanış parçası,albüme ismini veren “ Necroceros “ oluyor. Albümün ismi de kurgusal fantastik bir canavar üzerinden yola çıkıyor.Yaşayan herşeyi tüketen, ve evreni de tüketecek olanlar hakkında. Albümün kapağı Axel Hermann’ın elinden çıkma, miks işlerine de Sebastian “ Seeb” Levermann bakıyor, ki albüm genelinde uyumu iyi koparmışlar. 

Sonuç olarak; Hollanda’nın ağır topları “ Asyphx”, Necroceras ile savaş ortamını, doom metal’i de müziklerine yedirmesiyle ne klas iş çıkardıklarını fazlasıyla kanıtlıyorlar,ki bu da  Asyphx’i dinleyenlere yabancı bir iş değil. Teknolojinin böyle ilerlediği bir çağda böyle klas soundtan geri kalmamaları da kendi istedikleri bir iş olsa gerek,ki bu da bizler için ayrı bir  klaslık içeriyor.

 Cem Kurtuluş,2021

0 yorum: