Beklenen
gün gelmişti, en azından bir süredir bizler için sosyalliğin konser alanında
kaosa karışmak gibi bir alışkanlığınız varsa bu kaçınılmazdı. Bir konser açlığı
mevcuttu, bu açlığı gidermek de yerinde olacaktı. Mevzu bahis konusu bazıları
için ve benim gibiler için “ Metalium”
olsa da daha sonrasında “ Gaddar “
grubunun sağlık sorunları nedeniyle Diabolizer
gibi köklü Kadıköy’de katliam yaratan bir grubun eklenmesi konsere ayrı bir
ekstrem durum ve ayrı bir kaos niteliği taşıyordu. Alelacele gelinen bir konser önünde en iyi iş;
mekana hızlıca yetişip, alkolü hemen tüketip ve mekana hemen dalmaktı. Bizim için tek çekince mekanda daha önce
izlenilen konserde oturarak izleme sıkıntısıydı,bundan çekinerek konser alanına
ulaşşak da geldiğimizde manzara eskisi gibi Park Orman’da düzenlenen konserleri
anımsattı, bunun haricinde diğer konserlere nazaran “ Fotoğraf makinesi “ yasaklanmıştı,en
son Overkill konserinde bununla karşılaşmamıştık.
Bu organizasyon şirketiyle mi alakalı bilmiyorum. Bu muhabbeti uzatmamak gerekirse; İlk grup Diabolizer çıktığında o gaddarlığın üst seviyelerini zorlanacağını biliyorduk ve öyle de ortamda kaos vari bir atmosfer; ama Diabolizer’ın kafa adamı Ali’nin sahnedeki o öfkeli performansı ve katliama giden delilikleriyle birlikte sahne ortasında genç kitle tabiri caizse hakkını veriyordu. Hunharca sıcağa rağmen grup bir an olsun frene basmıyor,daha da gazı arttırıyordu. “Khalkedonian Death " katliam yaratan son zamanlarda çıkan en sıkı death metal albümlerinden biri olsa da ülke genelinde bunu canlı dinlemek de paha biçilemezdi.
Albümde nasıl
çalınmışssa, canlıda da bir an olsun geri fren yoktu, vitesi arttırıp fazlası
için efor sarf eden bir katliam ekibi vardı sahnede. Zaten amaç da uzun
zamandır konser açlığını dindirmek,bu açlığı da sahnede bir katliam
yaratırmışcasına nefret halinde kusmak deyimi Diabolizer’in sahnesinde
gerçekleşti. “ Spearfuck the Throes of Treason” ve “Bringers of Khalkedonian Death” gibi
albümün ağır dinamitleriyle birlikte ortamda kaos yükselmişti,sadece bununla
sınırlı olmamakla ortama bir anda gençlerin arasına giren güvenliğin ayırmaya
girmesi de ayrı bir durum olsa da bu neyse ki fazla uzamadı.
Diabolizer’in
beyni diyebileceğim Ali’nin o delirtici ve öfkemsi performansıyla birlikte
ortamda şiddet ve kaos artıyor, çoğunluk da bundan keyif alarak o kaostan
besleniyordu. Karanlığın öfke hali Diabolier’ın katliamında tanıklık etmek ayrı
bir delirticiydi. Diabolizer’ı Ankara’daki Heavy Stage sahnesinde kaçırmışken
böylesine bir an’a tanıklık etmeye tabiri caizse büyük yıkım oldu!
Diabolizer’den
sonra sahneye “ Sülfür Ensemble “
çıkmıştı. Daha önce canlı tanıklık etmediğim, merak ettiğim; sadece youtube
vari izlediğim yerlerden çok da içine bulunamadığım bir gruptu Sülfür Ensemble. Sahne şovlarından her
zaman söz ettirirlerdi. Erdem Çapar’ın büyük adrenalin seliyle devam ettirdiği
Sülfür Ensemble; siyah bayraklar, türk filmlerinden alınmış örnekler, o
karanlıkta yarattığı ambians, pek çok fantastik öğe ile geceye damgasını vuran
grup oldu. “Die Like John Entwistle” ve “
Daily Hate” konserde pek çok
kimsenin bildiği şarkılar olunca ve sahneyi yöneten Erdem Çapar ‘ın seyirciyle
bütünleşmesiyle ayrı bir yol katedildi. Küçükçiftlik Park’ın sahnesinin hakkını
verme deyimi Sülfür Ensemble’in yarattığı o harikulade şov da görmek mümkündü
ve öyle de oldu.
Son grup, yıllara meydan okuyan, her konserde
enerjileriyle gençlere taş çıkartan “ Metalium “ idi. “ Tenebris “ albümünün 25
yıl sonra çıkışından sonra bir lansman planlanmıştı, virüs olayının
patlamasıyla büyük bir özlem ve büyük açlık oluşmuştu.
“Tenebris” albümünden sıkı parçalarından çalınmasıyla başladı mevzu. Lucid Dreams, Critical Solstice,Testimony of Doom çalınanlardan bazıları oldu; bununla birlikte eskinin ağırlığını bilenler için Pessimistic Warning, Denial, Behind The Power, Draggin’ to Mayhem’ler ard arda çalındı,özellikle eski sıkı parçaların ard arda çalınmasıyla beynimizdeki ağırlıklar artıyordu. Suffer, The End, Circle of Despair da diğer beynimizde tahribat oluşturan ve öfkesinden kurtulamadığımız eskilerdendi. Eski-yeni karışımıyla da agresif,kaos dolu bir performansa imza atıyordu Metalium.
Her konserde sıkı performansını denk geldiğimiz Metalium’da
55 yaşına gelmiş Mazhar Şiringöz, tabiri caizse yönetiyordu.” Virüs muhabbetinden dolayı da arayı çok arayı açtık biliyoruz,ama
şimdi kaos zamanı “ minvalinde sözler söyleyince delirmek de içten
oluyordu. Bununla birlikte en sıkı dostlarından biri olan, yol arkadaşı Akmar
Pasajında yıllarını geçirmiş ve aileden biri olan metal müzik emektarı Çağlan
Tekil’i sahnede selamlıyor ve anıyordu. Bunu yaparken aynı zamanda bu konserde
emeği geçen Yüzdeyüz Metal ekibi olmak üzere sahnede harikalar yaratan her
grubu selamlamak da bana kalırsa ayrı bir babacanlık örneğiydi.
Konserle ilgili kısa da olsa bahsedilecek konu;
Metalium grubunun konser öncesi plak,cd,kaset imzalamasıyla birlikte
fotoğraflamalar, kapı önünde merch,t-shirt standları kuran Hammer Müzik ve
Diabolizer’ın ürünleri..
Cem Kurtuluş, 2021 Ağustos
0 yorum:
Yorum Gönder