// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

11 Mart 2022

"Paranın Zehri" Azor (2021)


 










Şüphesiz ki Güney Amerika bölgesi; özünde isyankarlık ve başkaldırı olan bir öze sahip ve bununda sonunda dönemsel olarak yaşadıkları darbeler, başarısız yönetimler ve arkalarındaki devlet adamlarının yaptığı işkenceler var, bu da beraberinde  isyankarlığı  halkın özüne yerleştirdi. 1976-1983 arasındaki siyasi iktidarın içinde bulunduğu pek çok cinayet,pek çok işkenceyle birlikte ortalıktan kaybolan 13.000 insan kaybolmuştu. Buradan yola çıkarsak;  Andreas Fontana’nın Azor filmi,  İsviçre’nin ortaklarından Yvan de Wiel ve eşi Ines’in Arjantin yolculuğunu anlatıyor. Film, başlangıçta o cunta dönemindeki sokaktaki üniformalı askerleri göstererek başlıyor  daha sonra ağır ağır hikayeye adım atıyor. Bankanın önceki temsilcisi Keys ve ailesiyle dair ilk bölümde Keys’in evinden izlenimler aktarılıyor.

Filmin dili hikaye hikaye anlatılarak bölümlere ayrılıyor. İkinci bölümden itibaren eşi eski banka ortaklarından olan  Rene Keys ile olan nostaljisine doğru tanıklık etmemize sağlıyor. Filmin ağır ağır ilerleyişi filme ayrı bir gerilim ortamı hazırlıyor. Banka ortaklarından Keys’in “gümrük yetkilileri köpekler gibi korkunun kokusunu alır. Ama mutlu insanlardan şüphelenmezler”  sözü de filmin meselesiyle ilgili çıkarım yapıyor. 

Filmin meselesi bir tuzağın içine çekilenler ve çekilmeyenler arasındaki dilimde var oluyor hissiyatını taşıyor. Keys’in dünyasında yarattıkları ile Yvan’ın Keys’in ailesi ve bir takım insanları çözme çabalarıyla ilerliyor bir yandan.Odada konuşulan kadının dışlandığı ama buna rağmen kadının bundan memnuniyet duyduğu  bölüm ise fazlasıyla bankacılık sektöründe ne türlü tuzaklara hazır olmanıza sizi çekiyor. Keys’in bu varlık içerisinde yüzmesinden iyiliği övülürken,aslında bu bolluk denizinin de kendisini zehirlediğini film itiraf eder. Bir röportajında da Andreas Fontana film hakkında “ paranın zehrini anlatmak istedim “ der.

Yvan De Wiel’in gözünden Rene Keys’in dünyasının tasviri yapılıyor;arka planda dönenler de bir nevi çabası oluyor. Rene Keys’in “ Herkesin tutumlu olduğu bir ortamda açgözlü olan kişi kazanır.” cümlesi de filmin mesajına dair önem taşıyor. Filmin atmosferince Fontana gerilim/gizem arası adımını atıyor. Kişiler arası bağlantılarda insanların hem açgözlü hem de alttan tuzak vari hareketlerine tanıklık ediyoruz. Diğer yandan bir hırs dünyası yaratıyor yönetmen. Filmin başında bir mektupta geçen “ Lazaro “ ismi, filmin beşince bölümünde kendine yer buluyor. 

Rene Keys için bu da kilit cümlesi oluyor bir nevi.  Başından sonuna kadar “ Azor “ cümlesi gizemini koruyor, filmin ilerleyen bölümlerinde “ Azor“ kelimesinin sesini çıkarma,ağzından çıkanlara dikkat et “ anlamı taşıdığını öğreniyoruz,bu bir nevi ağzını sıkı tut kelimesinin evrilmiş hali oluyor. Filmde diğer yönden yazar Borges kısmına "Cenevre’yi borges neden seviyor biliyor musun” sorusuyla çünkü orası değişmeyen bir şehir. Ne zaman oraya gitse her şeyi yerinde buluyor sözüyle atış yapıyor,hafiften Borges’e selam yolluyor.

Filmin senarist kadrosunda Andreas Fontana ve Mariano Llinas isimleri bulunuyor,film izlendiğinde yazan ve yöneten olarak Fontana çıkıyor karşımıza. Azor’un hikayesini de bir izden bulduğunu söylüyor yönetmen. Büyükbabasının bir seyahat günlüğünden oluşuyor,bu da 1980’de Büyükbabasının Arjantin’e doğru yaptığı turistik geziyle alakalı olduğunu söylüyor. Ama filmde geçen diyalogların Büyükbabasıyla ilgisi olmadığını da söylüyor.

 Oyunculuklara gelecek olursak...  Yvan karakterine can veren  Fabrizio Rongione ve Ines karakterine can veren Stephanie Cleau filmi taşıyan iki isim oluyor. Bunların yanında filmin içinde profesyonel olduğu kadar profesyonel olmayan oyunculara da yer veriyor yönetmen. Özellikle olgun ve bir o kadar yaşlı karakterleri oyuncular kusursuz performans sergiliyorlar. Mekanlar ise karakterler gibi araştırılarak özenle seçiliyor.

Sonuç olarak; 1980’lerin Arjantinin kirli savaş dedikleri bir ortamda; hırslarıyla birlikte açgözlülükleri gerilim/gizem atmosferiyle anlatan Fontana’nın ilk filmi olan “Azor“ kapalı kapılar ardında dönen dolaplara,bazı seçkinlerin ülkeyi bir avlanma yeri olarak geldiğini resmediyor. Son ana kadar merak duygusu içinde,gerilimin ortasında bırakarak yapıyor bunu.

 

Son olarak Azor’u neden yaptığının sözünü Andreas Fontana’ya bırakalım

“Çok parası olan insanlar için para bir tür zehre dönüşüyor. Onu kaybetmek istemiyorlar. Bu zehri sinemada nasıl gösterebilirim bununla ilgilendim.”  

 

Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim

“ Azor “ (sesini çıkarma,ağzından çıkanlara dikkat et “ anlamı taşır.

 “ bugünlerde insanları ortalardan kaldırdıkları yetmedi. Şimdi de atları  ortadan kaldırıyorlar.”

“ ticari bankalarda bizimle aynı sularda yüzmeye başladığından beri gerçek bir açgözlülük savaşı patlak verdi. “ ,

“ Borges, Cenevre’yi bu kadar neden çok seviyor biliyor musunuz

Neden

Çünkü orası değişmeyen bir şehir. Ne zaman oraya gitse her şeyi yerinde buluyor “

 

“ burada insanlar her an bir şey olabileceği korkusuyla yaşarlar “

“ Ticari bankalar onun bankasının kölelerinden başka bir şey değildir “

“ Herkesin tutumlu olduğu bir ortamda açgözlü olan kişi kazanır.” (Rene Keys)

“ Herkesin korkmaya hakkı vardır. En iyi olanlarımızın bile “


Not; Bu yazı 05.01.2022 tarihinde kaleme alınmıştır.


Cem Kurtuluş,2022

0 yorum: