// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

15 Nisan 2022

Saints 'N' Sinners - Rise Of The Alchemist (2022)


 










Maziye dönecek olursam;yıl 2008, Masstival’de Whitesnake ve üstüne Def Leppard izliyorum, bununla birlikte nitelik anlamında da epey doyurucu grup çıkıyor ve  sonra o zamana kadar isimlerini duysam da canlı dinlemeye tanıklık etmediğim bir gruba denk geliyorum. Saints ‘N’ Sinners  adında büyülü bir grup çıkıyor, hiç tanıklık etmediğim ergenlik çağının diğer evresine geçişte bir şok yaratmışlardı bana. Sahnede yarattığı enerjisiyle heavy metal’in o güçlü yanını fazlasıyla yansıtıyorlardı. Kendileri de bir o kadar  Whitesnake ve Def Leppard gibi grupların hastası da olduklarından müziklerinde de bu etki bariz hissediliyordu. O soundda olmasa da harmanlamayı fazlasıyla iyi biliyorlardı.

 Konuyu kısa kesmek gerekirse; 2013’de  kendi isimleriyle çıkardıkları albümden bu yana dokuz sene gibi bir süre geçti. Yeni albüm hazırlığındayken grup teklilerini piyasaya sunmuştu albümün gidişatıyla ilgili de Deniz Tuncer “Bir önceki albümle bu albüm arasında büyük bir sıçrama var. Yeni şarkılar başlı başına senfonik olmasalar bile, adeta bir film müziğinden fırlamış ve metale dönüşmüş gibi geliyor kulağa” yorumunu yapmıştı. Bu, bir grup için uzun süre olsa da bunun sahaya etkilerinin farkında olacağı malumudur,ki grup “Rise of the Alchemist“ ile sahalara geri dönüş yaptı.

 Albüm kritiklerinde pek çok albüm kritiğinin aksine lirikler önde önem verdiğim konu olsa da bu albümde müzisyen olmasam da heavy metalin zirvesine doğru adım atan değil,aslında günden güne çıtayı yükselten bir albüme ağırlık vermek olacak bunun adı. Albümün açılış parçası “As Above So Below”  hikaye vari bir girişle daha sonra katmanlı şekilde güçlü şekilde rotayı belirleyen bir çizgide belirliyor.Vokalde Mehmet Kaya’ya parantez açmak kimseyi şaşırtmayacaktır; vokal kullanımının yazılan melodilere göre uyumundaki akışkanlık da Mehmet Kaya’nın güçlü ve dinamik vokali bir kez daha ortaya çıkıyor. Klişe bir tabirle dinleyenlerin tabiriyle “ insana ülkesini şaşırtan“ cümlesi de Saints ‘’N” Sinners grubu için kullanılabilir. Çünkü ülke standartlarının üzerinde bir soundun fazlasını görmek mümkün.

 Sign of Things to Come” oyun vari melodilerle süslenerek apayrı hava katarak marş vari şekilde ilerliyor. Klavye kullanımının etkisi, melodinin coşkusu, dinamik rifflerle gitarların güçlülüğü ile gelen vokalin hikayeyi anlatır havada ilerleyip daha sonrasında tempoyu arttırarak koro vari stadyum konserlerinde seslendirecek ambiansa sahip. Mehmet Kaya’nın avrupa standartları üstüne yakın performansı şapka çıkarılacak cinsten. Vokalin nasıl kullanıldığında nasıl etki bırakır sorusunun cevabını bırakıyor, bu da müziğin ve bestelerin düzenlemesiyle vokaliste yol açar. Klavyenin etkili kullanıldığını “Sacred Ground“ da bir daha tanıklık ediyoruz, melodinin akışına göre giden kısımlarda vokalin hünerlerini sergilediği anlar büyüleyici. Belki abartı kaçmış olabilir;ama böylesine vokali etkili ve doğru kullanabilmek müziğin insanın içindeki sihirde saklıdır.

 “ Saviour of the Damned” girişi itibariyle düşük tempolu bir parça olarak başlıyor, atağa geçerek sol gösterirken sağ ile yapacağını yapmasını biliyor. Dinlerken Helloween ve Edguy arası dinliyor olmanız kaçınılmaz. Özellikle Helloween’ın ilk dönemlerine bir selam niteliğinde hissiyatı da oluşmuyor değil.

 “Dreamer” dokunaklı,duygulu klavye dokunuşlarıyla ve sonrasında Mehmet Kaya’nın kadife sesiyle duygusal yolculuğa çıkarıyor. Aor’un o ballad halinin bir tık fazlası bu şarkıda  görmek mümkün. Edebi terimle uzaklara gidişin habercisi minvalinde bir çağırışım olarak da adlandırabilir.  Klavye demişken; kendi isimlerini yayınladıkları albümde klavyede Melih Yüzer yer alırken bu albümde klavye görevi Kıvanç Kaytanlı’ya emanet.

 “Death Comes In Winter “ ismiyle birlikte girişiyle ürkütücü tonlara sahip. Değişken vokal oynamalarıyla Mehmet Kaya’nın yarattığı iş hafife alınacak gibi değil, bu da bunun en doğrulayıcı örneği oluyor.İlerleyen bölümlerde tempo artarak;heavy metal’in o lezzetli soloları ve bununla birlikte artan tempoda gitarların saldırganlığı üzerine yoğunlaşılıyor.

 Queen of the Nile” girişiyle sanki daha önce dinlemiş olduğum ya da tanıdık gelen riffleri hatırlatıyor bir yandan. “ Ivory Tower” güçlülüğü,dinamikliği avrupa standartlarını sollayacak cinsten melodileriyle akıllara kazınıyor. Edguy,Helloween,Gamma Ray gibi ekole yakınlığı da şaşırtıcı değil. Türkiye’de heavy metalin geriye gittiği dönemde kendi alanında ise fazlasıyla sıyrılmaya başaracak çapta oluyor bu şarkı. Şarkının ilk yarısı ve sonrasında final kısmına gelen kısmı iki bölüme ayrılıyor.

 Albüme ismini veren “Rise of the Alchemist albümün en uzun şarkısı olmakla birlikte,  uzun şarkılara alışamamış olanlara karşıtlığıyla dinletmesini bilmekle iniş ve çıkışlarıyla dinamikliğiyle gövde gösterisi yapıyor. 11 dakikası olman karşın, melodisi ve altyapısındaki güçlülüğü dinletmesini fazlasıyla biliyor. Albümün kapanış şarkısı “Catch 22” ile kapanıyor.  Mehmet Kaya’nın güçlü, yer yer değişen vokal yapısıyla büyüleyici bir işe imza atılıyor. Edguy’dan Tobbias Sammet’i dinlerken hissiyatı kendisinden almak mümkün.

 İyi bir albümün türü ne olursa olsun; önce sıkı bir altyapısı, döşenen melodiler ve besteler önemli bir yer teşkil eder.  Görünmeyen diğer kısmı ise prodüksiyon aşamalarıdır. İyi bir kayıt, iyi bir miks ve master ile aşama kaydedebilir. Albümün prodüksiyonu grubun kurucusu Deniz Tuncer üstleniyor, aynı zamanda grup  kendine ait stüdyosunda gerçekleşiyor bunları. Sns Records adı altında çıkıyor albüm de.  Miks ve mastering işine eski dostu Max Marton bakıyor,ki bir önceki albümde de kendisiyle çalışmıştı grup. Gruba klavyede ve geri vokalde Max Marton ve yine geri vokalde Meltem Yumulgan’ın eşlik ediyor.

 Grubun ilk albümünde yer alan “Virgil” maskotu bu albümde de yerini alıyor, albüm kapağı Berkay Sönmezler’e ait. Pandemi sürecine denk gelinen dönemde İstanbul,Münih,Kiev’de kaydediliyor albüm.Grup, ilk albümü çıkardıktan sonra dokuz senelik bir süreç bekleniyor, neden beklenildiği sorusu uzun bir soru olsa da bu albümdeki şarkıların pek çoğu 8-9 sene önce yazılmış şarkılardan oluşuyor.

 Sonuç olarak; “ Rise of the Alchemist”   heavy metal açısından sounduyla, prodüksiyonuyla dinamitliği güçlü bir power metal ürünü. Edguy,Helloween,Gamma Ray gibi grupların eski işlerini hatırlayacağınız sıkı bir iş. Mehmet Kaya’nın güçlü vokali, Deniz Tuncer’in müzikal dehası ve bestelerinde çıkardığı işler,klavye’de Kıvanç Kaytanlı’nın dokunuşları ve grubun bütün ekibin çıkardığı sihirli bir dokunuş!

 

Kadro;

 Mehmet Kaya – Vokal

Deniz Tuncer – Gitar

Kıvanç Kaytanlı- Klavye/Gitar

Doğan Rekkalı – Davul

Berkan Çakmak – Bass


Cem Kurtuluş,2022

0 yorum: