// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

31 Mayıs 2022

Layne Staley'i Selamlamak: Alice In Chains - Rainier Fog (2018)


 







1990 yılıdır. Alice in Chains,  Slayer ve Megadeth ile tura çıkmıştır. 80’lerin azılı iki thrash metal grubunun gölgesinde kalacakları belliydi. Thrasherların ağırlıkta olduğu seyirci Alice in Chains’e bira kutularını fırlatmışlardı, daha sonrasında aynı sene “ Man in the Box “ çıkmıştı, çoğu kişi kendilerinin albümünü almıştı. Thrash metal tarihine uzanan “Get Thrashed “ belgeseli Alice In Chains ile durumu böyle anlatıyordu.

Kuşkusuz, Grunge 90’ların bir zehriydi, her ne kadar birileri Grunge’un metali öldürdüğünü düşünse de bunun aksi durumunu düşünmek de mümkündü. Grunge grupları klas işler yapıyordu, kuşkusuz Alice in Chains’de Layne Staley’ın öncülüğünde klas işler çıkarıyordu. Aşırı dozdan 2002’de hayatını kaybedince Layne, bir süre ara verip 7 yıl sonra albüm çıkarmışlardı.  Mevzuyu uzatmamak gerekirse; hakkında konuşmamız gereken; Grunge ruhunu korumanın ve arkadaşlarını unutmamanın nasıl bir şey olduğunu gösteren bir albüm duruyor karşımızda. Bu albüm “Rainier Fog" 

Albüm, ismini Washington bölgesinde yer alan stratovolkan diğer adıyla yanardağ olan  aynı zamanda Seatle’a yakın olan “ Rainier Dağından alıyor. Albümün diğer bir özelliği ise 22 yıl sonra Seattle’ da kaydedilen olan ilk albüm olması.  Bununla birlikte Grunge’dan devam edecek olursak; Chris Cornell’ın ölümü sonrası hassas ruhlar zedelenmiş arkadaş çevresince, bununla  birlikte gruptan Duvall’ın büyükannesi de ölmüştü,üstüne acılar ekleniyordu.  Bu albüm de bir nevi acıların toplamına dair o duyguyu hissettirmekti.

Albüm,wah pedal’in etkisinde olan “The One You Know“ ile açılıyor. Jerry Cantrell’ın ses renginin ne kadar hüzünlü olduğunu bir kez daha fark etmiş oluyoruz,kendisinin yanına pek olmasa da Duvall eşlik ediyor.  80’ler hard rock ortamlarına nispeten solo da bir o kadar lezzetli. Cantrell şarkının çıkış hikayesinin  David Bowie’nin “ Fame”  şarkısından esinlendiğini  ve bu şarkının liriklerinin David Bowie öldüğünde kaleme aldığını söylüyor. Devamında albüme ismini veren “Rainier Fog“ Seattle sahnesine övgü niteliğinde yerini alıyor, Layne Staley ve Mike Star gibi isimleri anıyorlar bir nevi. Duvall’ın mikrofonu aldığı bu sahnede  vokalde nasıl iş çıkardığına klas bir örnek oluyor.

Diğer bir  hikayesi de şarkı, ismini Seattle’a yakın olan Rainier dağından alıyor. Gun’s Roses basçısı  Duff Mckagan da bu şarkı için Seattle’a gelip şarkıya emek verenler arasında.  Duff’da Seattle menşeli olduğunu söylemekte yarar var.  Karanlık,kasvetli havasıyla bizi karşılayan “Red Giant “ albümün riffsel yönünden  Alice In Chains’in eski dönemlerine götürüyor. Bununla birlikte pek çok şarkıda o oldschool havayı görmek mümkün.  

"Fly“ akustik gitarıyla ruhun dinginliğini hissettiren balladımsı ağır toplardan.  Bir yandan Layne Staley’i hatırlatması içten.  Cantrell kadife sesiyle solo albüm zamanlarına da götürüyor bir yandan. Eski zamanların soundu fazlasıyla belirgin. 

Bluesy rifflerle karşılayan “ Drone“ Black Sabbath/Led Zeppelin’a hafiften selam çakıyor. Esrarengiz diyebileceğimiz karanlık rifflerle donatıldığını başlı başına hissettiriyor, Layne Staley’ı içten içe hissetmek zor olmuyor. “Dead Ears Blind Eyes" da  kasvetli dokunuşlar, gitar ve vokal arası uyumuyla gece dinlenmesi gereken şarkılar arasına adını yazdırıyor.  

“Maybe“ en az “Fly “ kadar balladımsı havada başarılı iş çıkartıyor.  “So far Under“  William Duvall tarafından yazılan ilk Alice In Chains parçası olma özelliğini taşıyor. Genel hattıyla birlikte geri kalan bir parça izlenimi veriyor.  Bunu  “Never Fade“ takip ediyor. Sounduyla daha pop rock vaat ediyor ama alternatif bir çizgi içerisine de alabiliriz. Albümdeki en vasat parçalar arasında yerini alıyor.

 Kapanışı albüm  “All I am “ ile yapıyor.  Duygu yüklü, dokunaklı notalarıyla bir nevi Layne Staley’a ve diğer arkadaşlarına sesleniyor. Layne Staley onu kesin duyuyordur!  

Albümle ilgili bazı detaylar hakkında kısaca bahsetmek gerekirse; Grup Seattle'da albümü kaydederken Chris Cornell'in kız kardeşlerinden biri akustik gitarlarından birini Studio X'e getirip DuVall ve Cantrell'e sunuyor ve ikisi de albümde çalınıyor. Albümün kayıt süresinde Jerry Cantrell hastalık geçiriyor, bununla birlikte altı haftalık bir süre tedavi altında kalmak zorunda kalıyor. Bu nedenle grubun kayıt işleriyle ilgilenen Paul Figueroa, Cantrell'in  evine gelip bazı kayıtlar evinde alınıyor. Albümün kayıt süresince albüm dört ayrı stüdyoda kaydediliyor. Grubun prodüktörlüğünü de Nick Raskulinecz üstleniyor.

Sonuç olarak;   Jerry Cantrell ve arkadaşları “Rainier Fog“ ile hem eski Alice In Chains sounduna sadık kalıyor,hem de Layne Staley’i unutmadığını fazlasıyla gösteriyor!  Ruh,hassasiyet,tutku... bu üç kavramı da albümün içine yediriyorlar!

Cem Kurtuluş,2020 Ekim

0 yorum: