// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

22 Mayıs 2022

The Hangover (2009)


 










Herkesin en azından hayatında bir defa “Hangover” olması gerekir. Oraları nasıl bir şey olduğunu idrak edebilmesi için, en azından bir defalığına bu gerekebilir.  “Hangover” terimi burada “akşamdan kalma” anlamına gelecek olsa da; o geceye dair hiçbir şeyi hatırlayamamak, kendini başka yerlerde bulma ve kendini kaybetme gibi anlamlara da gelebilir. Tam olarak “ Hangover olma” deyiminin anlamı da biraz olsun burada yatar. Todd Philips’in “The Hangover “ filmi Türkçe’ye “Felekten Bir Gece“ olarak çevrilse de bunun “Akşamdan Kalma”  veya Akşamdan Kalmışlık “İçki Sersemliği “ gibi anlamları da  var.Yine de en uygunu “Akşamdan Kalma“ olarak uygulanması yerinde olur. 

The Hangover’e gelecek olursak...  Vegas’ta yaşanan Vegas’ta kalır “ mottosuyla yola çıkan filmi; Bekarlığa Veda adında evlenmeden önce kendilerini unutturacak derecede planlar üzerine rotasını belirliyor. Vegas’a gitmeden önce filmin başlangıcındaki “ Kumarhanede saatin kaç olduğunu unutursun. Ne pencere vardır, ne de saat. Büyük ihtimalle şansı yaver gidiyordur. Şansı yaver giden bir adam da masadan kalkmaz “ sözüyle özetliyor durumu film.

Dört kafadarın Vegas yolculuğunda bir gecede Hangover olma durumundan geriye kalan; harabe bir oda, ortada bırakılan bebek, kırılan ön diş oluyor. Evlenmek üzere olan bir damadın bekarlığa veda adı altındaki eğlencesinden geriye kalansa damadın ortada olmayışı oluyor. Hikaye bu çizgide ilerliyor; ve polis arabasıyla arayışa çıkıyorlar.

 Filmin ilk yarısında damat Doug ile yolculukta filmin devamında Doug’u göremiyoruz. Bir türlü aksiyona davet ediyor film bu bölümlerde bizi. Hangover halindeyken hatırlamamanın verdiği haller ve sonrasında polis arabası çalarak başlarını belaya sokmaları sonucunda küçük çocuklar tarafından polis tarafından elektroşok aletiyle ceza verilmesi de filmin komiklik adına gösteriliyor.

Film, tamamiyle bir komedi filmi sunmasa da filmin finaliyle Hangover’ın insanın başına nasıl bela açtığını fotoğraflarıyla belgeliyor. Filmin senaryosu  Jon Lucas ve Scott Moore’un elinden çıkmış olup;senaryonun çıkış amacı baş yapımcı  Chris Bender’in bir arkadaşının  Las Vegas’ta bekarlığa veda partisinden sonra  nasıl kaybolduğunu duyduktan sonra senaryo yazılıyor. Senaryonun çıkış amacı kaynaklara göre  bu şekilde oluyor.

Oyunculuklara gelirsek... Alan karakterine can veren Zach Galifianakis, Stu karakterine can veren  Ed Helms diğer oyunculara kadar daha klas performanslarıyla öne çıkan isimler oluyor. Bir kahkaha tufanı yaratmasalar da aksiyon yönü yüksek şekilde karşımızda duruyor.

Sonuç olarak;  Türkçe’ye Felek’ten Bir Gece olarak çevrilen ama asıl öz hali "Akşamdan Kalma/Akşamdan Kalmışlık" terimiyle  Todd Philips’in elinden çıkan “The Hangover “ çıktığı dönem itibariyle komedi adı altında abartılan, göz önünde olan bir film olsa da bahsedildiği gibi bir kahkaha tufanı yaratmıyor.  Hangover olma durumu ve akşamdan kalmışlık deyimini eğlenceli yönüyle anlatmasını bilmesi bile filme artı bir puan kazandırıyor. "Kesinlikle izlenmeli " yorumundan ziyade en azından şans verilmeyi hak eden yapımlardan ve serinin ilk filmi olarak bunu hak ediyor!

Not: Filmin ilk yazımında senarist kadrosunda bulunan Jon Lucas ve Scott Moore, bu filmi daha sonra bir film şirketi olan Warner Bros’a 2 milyon dolar karşılığında satıyor

Filmi İzlerken Altını Çizdiklerim;

"Kumarhanede saatin kaç olduğunu unutursun. Ne pencere vardır, ne de saat. Büyük ihtimalle şansı yaver gidiyordur. Şansı yaver giden bir adam da masadan kalkmaz"

“Kazanacağını bilip de oynuyorsan buna kumar denmez”

 

Cem Kurtuluş,2022

0 yorum: