1990
eski okul death metal sahnesi hakkında konuşacaksak Florida bu işin demir
sanayi bölgesi görevi görür. Herkesin buradan etkilendiği bir gerçektir.
Dönemin ilk gruplarının sonrasında çıkan gruplarda katkısı fazladır. Bu herkes
gibi bilinen bir gerçek olsa da asıl konu Polonya’nın demir baş gruplarından
olan Vader’in tarihsel içeriğine bakmak lazım. Vader, başlangıçta heavy/speed
metal grubu olarak yola çıkmış. Death Metal’in öncüleri sayılan Death ve Possessed
gibi 1983 yılında kuruluyor, ki 1983 yılında bir altın çağ yaşanıyor. Bu
altın çağın eskilerinden biri olsa da Vader, albümlerinin çıkış süreci 1990’a
kadar uzanıyor.1986’da ilk kayıtlarını alıp ilk demolarını 1988 yılı gibi
yayınlarlar. 1990 yılında “Morbid Reich“
demosu döneminin en çok kopya satan ürünleri arasında yer olarak zirvedeki
yerlerini ufaktan sağlamlaştırmış olurlar.
1992’de ortalığın death metal ateşiyle parladığı anlarda özellikle Florida’da acımasız albümlerin olduğu bir çağda çıkarıyor “The Ultimate Incantation” albümünü yayınlamaları. Albüm, “Creation” adlı enstrümantel intro ile başlıyor, daha sonrasında death metal sahnesine hakim olacaklarının sinyalini veren Morbid Angel,Deicide etkilerinin yüksek şekilde hissettirildiği “Dark Age“ ile etrafa kötülük saçarak gaddarlığı simgeleştiriyorlar.Piotr Wiwczarek, diğer adıyla bilinen Peter’ın gaddar dolu vokali öfke tufanına davet ediyor. 1990’ların o gaddar vokalleri arasına ismini bu albümde kanıtlıyor.
Bütün enstrümanların kendini gösterdiği, riffsel bombardıman Jaroslaw (China) ve Jacek’in alt üst eden performanslarıyla birlikte Doc’un davulda yarattığı üstüne eklenince geriye sadece Peter’in öfke saçan vokalleri kalıyor.Liriklerde delilik,akıl yitmesi bir tür trans hali hakim. “Vicious Circle” davulda gümbür gümbür atakların kesilmediği, öfkenin tam gaz devam ettiği, hızlı soloların atağı sürdürdüğü liriklerde “cehennem yok ama , cennette yok.” sözleriyle karşılık veriyor.
Albümün demir başlarından “ The Crucified Ones” blast beat etkilerinin fazlasıyla önde olduğu,bir o kadar old school Sepultura dönemini hatırlatmakla vokallerde Peter’in, Max Cavelara’yı da hatırlatır. “Leave your life and join the dead in hell.” nakaratlarıyla bir nevi son sözünü söyler burada şarkı. “The Final Massacre” saldırganlık,öfke, nefret üçgeninde bir patlama sesiyle ilerliyor. Thrash/death metal sentezinin fazlasıyla etkisinin yükseldiği şarkılar arasında 1990’lardaki ekole en yakın örnek olur. Liriklerde de kazananın ölüm olduğu resmedilir.
Albümün ilk yarısının son şarkısı olan “Testimony” thrash/death metal sentezinin devamı niteliğinde orta temposuyla, liriklerinde “Creatures dreaming in the dark/Remember the time before the time/They're still waiting at the gates -Find the wisdom in the starlight! “ nakaratlarıyla özetliyor bir nevi. Kaotikliğinde içinde savrulup giden ve Peter’in vokallerindeki öfkeli hali hissetmemeniz için bir neden yok.
Albümün çoğu kaset versiyonunda yer almayan albümün en uzun şarkılarından "Reign Carrion" diğer şarkılara göre aynı seviyede bir şarkı olmuyor. Ardından gelen “Chaos“ tam da kendi ismine uyarak kaosa davet edici bir yapıda tehtitkar şekilde ilerliyor. Thrash vari yapının etkisini albümde bazı şarkılar aldığımız gibi bu şarkıda da fazlasıyla alıyoruz.
“One Step to Salvation” Slayer’ın Angel of Death’ini anımsayan bir kıvamda ilerliyor. Davullar gümbür gümbür gelse de albümde blast beat tekniği fazlasıyla kullanılıyor ve bu bazı şarkılarda yedirilmesi biliniyor. Şeytani lirikleriyle adıyla da belli ettiği gibi “Demon’s Wind“ bombalamaya devam ediyor. Davuldali gaddarlık,araya sıkıştırılan sololar ve Peter’in evil vokali eklenince bütün hissiyat yok etmek üzerine kalıyor;tek eksi yanı ise aslında prodüksiyon aşamasında alınan kayıt oluyor. Bunu sonradan dile getirecek olsam da;grup bu albümü kaydettiğinde elindeki ekipmanlara göre davrandıklarını söylüyor ve böyle bir kısıtlı zamanda bu da ekipmanlarda kaynaklı soundlarına yansıyor.
Devamında gelen “Decapitated Saints” saldırının devam ettiği blastbeat’ın durmadan devam ettiği,ki bu albümün genelinde uyguladıkları bir metod. “No hope I must die and turn to ashen dust, My soul will fly away to realms of dead” nakaratlarıyla da lirikleriyle şarkıyı özetliyorlar. Albümün kapanış parçası“Breath of Centuries” kaotik riffler ve karanlık çağın atmosferini yansıtıyor daha fazla gaza basarak saldırmaya devam ediyor.
Albümün ikinci yarısında sona gelen blastbeat atakları fazlalılaşıyor bu konuya ayrı parantez açmak gerekirse; grup 1992 yılında kayda girdiğinde Sunlight Stüdyosunda ne plak şirketi ne Vader sonuçtan memnun değildi. Thomas Skogsberg, Vader grubuna göre harika bir adam olsa da death metal uzak biri olduğunu söylüyor Peter, durumu anlatırken. Bu sayede grup verilen ekipmanları kullanmak zorunda kaldı. Davulcu Doc bazı ziller ve pedallar getirdi ve grubun profesyonel enstrüman kullanabilmesi için parası da yoktu. Grup daha sonra Paul Johnson ile Rhytm Stüdyosunda kayda girdi. Prodüksiyon açısından bass gitar’ı duyabildiğimiz alan az ve albüm süresi 50 dakikada değil de 40 dakikada tutulabilse yerinde olurmuş. Grubun etkilenimlerinde Slayer,Morbid Angel, Deicide gibi grupların etkileri fazlaca bariz hissediliyor.
Sonuç olarak; 90’larda esen, durdurak bilmeyen acımasız gaddar death metal sahnesinde o kadar kısıtsızlık,bütçe sorununa rağmen Vader, “The Ultimate Incantation” albümünü piyasaya saldığında piyasada gaddar bir etki bırakmıştı. Bu albümdeki blast beat kullanımlığı bir yana, death/thrash metal sentezli bir karışımın gaddarlık gösterisini 1992 yılında fazlasıyla göstermişti VADER!
Not: Yazıdaki pek çok bilgi vikipedia'nın İngilizce sayfasından kaynak olarak alınmıştır.
Kadro
Piotr "Peter" Wiwczarek – ritim gitar, lead guitar, bass guitar,[5] lead vocals, lyrics
Krysztof
"Doc" Raczkowski − drums
Jacek
"Jackie" Kalisz − bass guitar
Jaroslaw
"China" Labieniec − rhythm guitar, lead guitar
Paweł Wasilewski −
lyrics
Paul Johnson − sound
engineering, producer
Francesca Hollings −
photography
Tomek Malinowski –
photography
Cem Kurtuluş,2022
0 yorum:
Yorum Gönder