1970’ler
ve 1980’ler dünya klasmanında müzik olayına “rock/metal “ müzik
olayından girecek olursak; şahsi kanaatim her ne kadar 1980
döneminin hareketliliğiyle devam eden biraz daha şiddet fırtınası estiren bir
dönem olsa da bununla birlikte 1960’ların ortalarıyla birlikte
başlayıp daha sonrasında 1970’lerde uçucu maddelerin müziklere yedirilmesiyle
ortaya çıkan soundların, deneysel işlerin daha doğrusu melankolinin üst
basamaklara tırmanmasıyla devam etmesi ruhlu işlerin ortaya çıkmasına vesile
olmuştu. 1970’lerde müziğin doyuruculuk alanında melankolinin müziklerde had
safhada olması, liriklerinse şairane olması müzisyenlerin üretkenlikte olduğuna
işaretti.
Burdan yola çıkarsak 1970’lerde Peter Hammil isminin üstünde durmak
yeterli olacaktır. Basit bir ifadeyle kendisi röportajlarında söylediği “progresif rock “ etiketinin dışında kalmış bir isim. Peter Hammil diğer bir
ifadesinde edebiyatla haşır neşir olması olayını “70'ler, elbette, bilimkurgu için harika bir zamandı ve hepimiz bunun
için meraklıydık, özellikle de formu gerçeklik ve felsefe meselelerini
sorgulamak için kullanan yazarlar için... Philip K Dick gibi.” cümlesiyle
açıklıyor.
Progresif rock, deneysel tür ve bu denli saykodelik soundların
üretkenliğinde çağda 1971 yılı gibi " Van der Graaf Generator" grubu “Pawns Hearts “albümünü çıkarır. Albüm, dönemsel olarak konsept
albümlerle dolu bir döneme seslenir, içinde üç şarkı bulunmasına rağmen
hikayesi olarak şarkı içinde şarkı diğer deyişle hikaye anlatma olayını yere
götürür ki, kayıtlara “Progresif rock “
etiketiyle geçeçek olsa da içinde deneysel yönden başlayıp füsion ve birçok
konuda dönemin izlerini taşır. Albüm, ikiye ayrılır; ilk bölümünde üç şarkı
olarak, ikinci bölümde tek uzun şarkıdan oluşur.
Albüm,
11 dakikalık süregelen duygudurum değişikliklerinin sekteye uğradığı
birbirinden birbirine geçen müzisyenlik yönünden saykodelik ruhun
notalarıyla “Lemmings (Including Cog)” ile açılıyor.Her bölümün hissiyatını
ayrı şekilde verir şarkı; birbiriyle yer değiştiren notalar,sesler,ve birer
roman kahramanı gibi seslenirler bize. Her hikaye bir başka hikayeyi sunar, hem
liriklerle hem de müzikal olarak bunu anlattığını gösterir şarkı.
Şarkının
orta bölümü liriklerinde “ölmekten başka
ne sebep kaldı “ diye haykırırken diğer bölümünde “yaşamaktan başka çaren var mı “ sorusunu sorar ve bu aynı zamanda
final bölümü olur. Albümün hissiyatında “Rush“
grubunu anımsarız;ama tarihsel içeriğe baktığımızda grubun tarihçesi Rush
grubundan eskidir, bu tür soundun elde edilmesinden Rush grubunun etkilenmesi
ve müziğine taşıması gibi sebep de olma ihtimali yüksektir.
Liriklerse şairane üslupçe ve öykü içinde öykü
yaratılmasına en basit örnek oluyor. “No
war with knives, fight with our lives” sözü şarkının içinde nakarat olarak
güçlü söz olsa da hikayenin genelinde de güçlülük devam ediyor. Şarkının
hikayesi de iki taraf arasında geçen bir güç savaşına dair betimleme olma
olasılığı da yüksek. Enstrümantel yönden ustalığın ötesine geçen bir resital
sunuluyor;yer yer değişen bölümlerle de nerede ne yapacağınızı kestirmekse
kaçınılmaz bir son oluyor.
“Man-Erg” Peter Hammil’in piyanosunu konuşturduğu bir
o kadar buruk,dokunaklı, duygusal yolculukta hüzne teşvik eden yapısıyla ve
Peter’in hüzün kokan sesiyle içinizin buruklaşmasını notalarıyla sağlıyor. Şarkının adının Almanca’dan yapılma
olma ihtimali yüksek ya da bir gönderme söz konusu ihtimali yüksek. Liriklerde
“Hitler “ adı geçmese de nakaratlarda kendisiyle alakalı sözler olduğuna dair
imaları duymak mümkün;ama bu bir övgü sebebi değil, daha doğrusu insanın
kendisini sorgulayışına dair basamaklarla alakalı. “Katiller ve Melekler “ olarak şarkıda bölüme ayrılması iyiler ve kötüler arasındaki çatışmaya
dair... Bahsettiğimiz Hitlerin kendisi
de olmayabilir ve şarkıda geçen
nakaratlarda da “ben diktatör de ,mesih de ,mülteci de olabilirim “ seslenişi
“I,too, live inside
me and very often don't know who I am” nakaratlarıyla da her insana bir sesleniş
yapıyor,içinde barındırdığı müzikal ruhla da dokunuyor bir yerlerinize.
Albüm,
iki ayrı bölüm olarak tasarlandı;ilk bölümünde yer alan şarkıların toplamına
eşit olacak “A Plague of Lighthouse
Keepers” 23 dakikalık epik destan, grubun farklı üyeleri tarafından farklı bölümlerde 10 ayrı kısma ayrılmıştır. “Eyewitness” bölümünde “ yıldızlar parlıyor ama benim için değil” yanıtını
alırız, başından itibaren dokunaklı ve bir o kadar bulanık ve karmaşık
atmosferin hissiyatını notalara döker şarkı.
Şarkı, küçük bölümler halinde kaydedildi daha
sonra son şeklini aldı. Hammil’in denize olan hayranlığından esinlenerek sözler
yazıldı,insanların denizde öldüğünü gören bir Deniz Feneri Bekçisinin hakkında
yazılıyor. Bu “Deniz Feneri Bekçisi”
yardım edemedği için kendini suçlu hissediyor. Şarkının belli
bölümlerinde “Suda bir dalga olmak istemiyorum/Ama
deniz beni derinlere sürükleyecek /Bir bitkin boğulmuş adam daha!” sözleriyle
sesleniliyor. Hikayeyle ilgili Peter Hammil, Sound dergisine verdiği röportajda
“ bu bireyin toplumla uzlaşmasıyla ilgili” yorumunu yapıyor, bu hikayede
Hammil hikayenin devamını dinleyene
bırakıyor.
Bir varoluşsal sancının belirtisidir ve liriklerde bunu doğrular.
Karanlığın o eskimiş yerlerinde bir nevi debelenir durur,bunu da notalara en
güçlü şekilde döker. 10 bölüm olarak ayrılsa da şarkı, bütün olarak bozulmaz.
Peter Hammil’in bir yerde dediği “ sonsuzluğun sınırlarını zorladık” cümlesi
belki de bu epik destanın bambaşka yarattığı tahribattan da olabilir.
Yazının
genelinde bahsettiğim Peter Hammil
isminden yola çıkarsak;Peter Hammil;albümün
genelinde sözleri kendinden çıksa da tamamiyle grubun dayanışmasına dayanıyor
çoğu şey. Peter Hammil’in şairane yazdığı sözleri gölgede bırakmaz bu durum.
Piyano ile kattığı ruh ve sesinin verdiği büyüleyicilikle birlikte;albümde
saksafon,flüt ve vokalde yer alan David Jackson ismine ayrı yer açmak
gerekir. Hugh Banton da bir o kadar
ruhlu çaldığı notalarla,yarattığı büyü ile orglarda yarattığı sihir
tartışılamayacak kadar mühim bir iz bırakıyor.
Guy Evans da bir diğer albümün
yıldız isimlerinden ve albümde katkı sağlayan diğer isimlerden biri Robert Fripp oluyor. Albümün
prodüktörlük koltuğunda John Anthony oturuyor. Bu albümün çıkma
aşamasında Peter Hammil’in kendisini eve davet etmesiyle başlıyor olaylar. John Anthony aynı zamanda Queen,Roxy, Genesis gibi gruplara öncü
edenlerin prodüktörlüğünü yapmıştır.
Sonuç
olarak; Peter Hammil’in öncülüğünde konsept albüm gibi ilerleyip aynı zamanda
şairane liriklerle melankoli,yalnızlık ve delilik arası gidip gelen jazz-rock
esintilerinin olduğu ve “progresif rock” etiketine sığmayan bir albüm “ Pawns Hearts” belki de her şey Peter Hammil’in dediği “ sonsuzluğun sınırlarını zorladık” cümlesinde
dediği gibidir...
Kadro;
Peter Hammil – Lead, Back Vokal, Piyano
David Jackson – Vokal, Saksafon,Tenor
Hugh Banton – Vokal, Mellotron, Bass Pedal, Bass Gitar, Hammond Org,
Guy Evans – Davul, Perküsyon, Piyano
Robert Fripp- Elektro Gitar - (Lemmings – Including’ Cog’ “ Man –Erg”
“A Plague of Lighthouse Keepers” şarkılarında katkısı var.
Cem
Kurtuluş, 2022
0 yorum:
Yorum Gönder