// body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...
// etiketinden önce aşağıdaki kodu ekleyebilirsiniz. // body elementide aşağıdaki şekilde düzenlenmelidir. ...

Etiketler

Tarih

Kategoriler

02 Ağustos 2022

Sınırlarda Kaybolmak: Van der Graaf Generator - Pawn Hearts (1971)

 












1970’ler ve 1980’ler dünya klasmanında müzik olayına “rock/metal “ müzik olayından  girecek olursak; şahsi kanaatim her ne kadar 1980 döneminin hareketliliğiyle devam eden biraz daha şiddet fırtınası estiren bir dönem olsa da bununla birlikte  1960’ların ortalarıyla birlikte başlayıp daha sonrasında 1970’lerde uçucu maddelerin müziklere yedirilmesiyle ortaya çıkan soundların, deneysel işlerin daha doğrusu melankolinin üst basamaklara tırmanmasıyla devam etmesi ruhlu işlerin ortaya çıkmasına vesile olmuştu. 1970’lerde müziğin doyuruculuk alanında melankolinin müziklerde had safhada olması, liriklerinse şairane olması müzisyenlerin üretkenlikte olduğuna işaretti.

 Burdan yola çıkarsak 1970’lerde Peter Hammil isminin üstünde durmak yeterli olacaktır. Basit bir ifadeyle kendisi röportajlarında söylediği “progresif rock “ etiketinin dışında kalmış bir isim. Peter Hammil diğer bir ifadesinde edebiyatla haşır neşir olması olayını “70'ler, elbette, bilimkurgu için harika bir zamandı ve hepimiz bunun için meraklıydık, özellikle de formu gerçeklik ve felsefe meselelerini sorgulamak için kullanan yazarlar için... Philip K Dick gibi.” cümlesiyle açıklıyor.

 Progresif rock, deneysel tür ve bu denli saykodelik soundların üretkenliğinde çağda  1971 yılı gibi " Van der Graaf Generator"  grubu “Pawns Hearts “albümünü çıkarır. Albüm, dönemsel olarak konsept albümlerle dolu bir döneme seslenir, içinde üç şarkı bulunmasına rağmen hikayesi olarak şarkı içinde şarkı diğer deyişle hikaye anlatma olayını yere götürür ki, kayıtlara “Progresif rock “ etiketiyle geçeçek olsa da içinde deneysel yönden başlayıp füsion ve birçok konuda dönemin izlerini taşır. Albüm, ikiye ayrılır; ilk bölümünde üç şarkı olarak, ikinci bölümde tek uzun şarkıdan oluşur.

Albüm, 11 dakikalık süregelen duygudurum değişikliklerinin sekteye uğradığı birbirinden birbirine geçen müzisyenlik yönünden saykodelik ruhun notalarıyla  “Lemmings (Including Cog)” ile açılıyor.Her bölümün hissiyatını ayrı şekilde verir şarkı; birbiriyle yer değiştiren notalar,sesler,ve birer roman kahramanı gibi seslenirler bize. Her hikaye bir başka hikayeyi sunar, hem liriklerle hem de müzikal olarak bunu anlattığını gösterir şarkı. 

 Şarkının orta bölümü liriklerinde “ölmekten başka ne sebep kaldı “ diye haykırırken diğer bölümünde “yaşamaktan başka çaren var mı “ sorusunu sorar ve bu aynı zamanda final bölümü olur. Albümün hissiyatında “Rush“ grubunu anımsarız;ama tarihsel içeriğe baktığımızda grubun tarihçesi Rush grubundan eskidir, bu tür soundun elde edilmesinden Rush grubunun etkilenmesi ve müziğine taşıması gibi sebep de olma ihtimali yüksektir.

 Liriklerse şairane üslupçe ve öykü içinde öykü yaratılmasına en basit örnek oluyor. “No war with knives, fight with our lives” sözü şarkının içinde nakarat olarak güçlü söz olsa da hikayenin genelinde de güçlülük devam ediyor. Şarkının hikayesi de iki taraf arasında geçen bir güç savaşına dair betimleme olma olasılığı da yüksek. Enstrümantel yönden ustalığın ötesine geçen bir resital sunuluyor;yer yer değişen bölümlerle de nerede ne yapacağınızı kestirmekse kaçınılmaz bir son oluyor.

 “Man-Erg”  Peter Hammil’in piyanosunu konuşturduğu bir o kadar buruk,dokunaklı, duygusal yolculukta hüzne teşvik eden yapısıyla ve Peter’in hüzün kokan sesiyle içinizin buruklaşmasını notalarıyla sağlıyor. Şarkının adının Almanca’dan yapılma olma ihtimali yüksek ya da bir gönderme söz konusu ihtimali yüksek. Liriklerde “Hitler “ adı geçmese de nakaratlarda kendisiyle alakalı sözler olduğuna dair imaları duymak mümkün;ama bu bir övgü sebebi değil, daha doğrusu insanın kendisini sorgulayışına dair basamaklarla alakalı. “Katiller ve Melekler “ olarak şarkıda bölüme ayrılması  iyiler ve kötüler arasındaki çatışmaya dair... Bahsettiğimiz  Hitlerin kendisi de olmayabilir  ve şarkıda geçen nakaratlarda da “ben diktatör de ,mesih de ,mülteci de olabilirim “ seslenişi  

 “I,too, live inside me and very often don't know who I am”  nakaratlarıyla da her insana bir sesleniş yapıyor,içinde barındırdığı müzikal ruhla da dokunuyor bir yerlerinize.  

 Albüm, iki ayrı bölüm olarak tasarlandı;ilk bölümünde yer alan şarkıların toplamına eşit olacak “A Plague of Lighthouse Keepers” 23 dakikalık epik destan, grubun farklı üyeleri tarafından  farklı bölümlerde 10 ayrı kısma ayrılmıştır. “Eyewitness” bölümünde “ yıldızlar parlıyor ama benim için değil” yanıtını alırız, başından itibaren dokunaklı ve bir o kadar bulanık ve karmaşık atmosferin hissiyatını notalara döker şarkı.  

Şarkı, küçük bölümler halinde kaydedildi daha sonra son şeklini aldı. Hammil’in denize olan hayranlığından esinlenerek sözler yazıldı,insanların denizde öldüğünü gören bir Deniz Feneri Bekçisinin hakkında yazılıyor. Bu “Deniz Feneri Bekçisi”  yardım edemedği için kendini suçlu hissediyor. Şarkının belli bölümlerinde “Suda bir dalga olmak istemiyorum/Ama deniz beni derinlere sürükleyecek /Bir bitkin boğulmuş adam daha!” sözleriyle sesleniliyor. Hikayeyle ilgili Peter Hammil, Sound dergisine verdiği röportajda “ bu bireyin toplumla uzlaşmasıyla ilgili” yorumunu yapıyor, bu hikayede Hammil  hikayenin devamını dinleyene bırakıyor. 

Bir varoluşsal sancının belirtisidir ve liriklerde bunu doğrular. Karanlığın o eskimiş yerlerinde bir nevi debelenir durur,bunu da notalara en güçlü şekilde döker. 10 bölüm olarak ayrılsa da şarkı, bütün olarak bozulmaz. Peter Hammil’in bir yerde dediği “ sonsuzluğun sınırlarını zorladık” cümlesi belki de bu epik destanın bambaşka yarattığı tahribattan da olabilir.

 Yazının genelinde bahsettiğim Peter Hammil isminden yola çıkarsak;Peter Hammil;albümün genelinde sözleri kendinden çıksa da tamamiyle grubun dayanışmasına dayanıyor çoğu şey. Peter Hammil’in şairane yazdığı sözleri gölgede bırakmaz bu durum. Piyano ile kattığı ruh ve sesinin verdiği büyüleyicilikle birlikte;albümde saksafon,flüt ve vokalde  yer alan David Jackson ismine ayrı yer açmak gerekir. Hugh Banton da bir o kadar ruhlu çaldığı notalarla,yarattığı büyü ile orglarda yarattığı sihir tartışılamayacak kadar mühim bir iz bırakıyor.

 Guy Evans da bir diğer albümün yıldız isimlerinden ve albümde katkı sağlayan diğer isimlerden biri Robert Fripp oluyor. Albümün prodüktörlük koltuğunda  John Anthony oturuyor. Bu albümün çıkma aşamasında Peter Hammil’in kendisini eve davet etmesiyle başlıyor olaylar. John Anthony aynı zamanda Queen,Roxy, Genesis gibi gruplara öncü edenlerin prodüktörlüğünü yapmıştır.

 Sonuç olarak; Peter Hammil’in öncülüğünde konsept albüm gibi ilerleyip aynı zamanda şairane liriklerle melankoli,yalnızlık ve delilik arası gidip gelen jazz-rock esintilerinin olduğu ve “progresif rock” etiketine sığmayan bir albüm “ Pawns Hearts”  belki de her şey Peter Hammil’in dediği “ sonsuzluğun sınırlarını zorladık” cümlesinde dediği gibidir...

 Kadro;

Peter Hammil – Lead, Back Vokal, Piyano

David Jackson – Vokal, Saksafon,Tenor

Hugh Banton – Vokal, Mellotron, Bass Pedal, Bass Gitar, Hammond Org,

Guy Evans – Davul, Perküsyon, Piyano

Robert Fripp- Elektro Gitar - (Lemmings – Including’ Cog’  “ Man –Erg”  “A Plague of Lighthouse Keepers” şarkılarında katkısı var.

 

Cem Kurtuluş, 2022                                                                                

0 yorum: