90’lar
Türk Rock/Metal underground ortamından söz etmek gerekirse pek çok grup maddi
yetersizlikten dolayı albüm çıkaramadı, pek çok çıkan albüme de yeterli destek
gelmediğini söylemek yanlış olmaz. Bu sayede de grubunu kuranlar en kestirme
tabiriyle “Demo çıkaralım, yaptığımız iş
güme gitmesin “ mantığını izlemiştir sanıyorum, en azından ben bunu
yapardım diyerek işin içinden çıkayım.
90’ların
ortaları gibi piyasaya çıkan “ Sermon” önceleri “ Moon” adıyla kuruluş aşaması oluyor, burada bir demo kaset
yayınlayıp daha sonraları kişisel sebeplerden dolayı dağılıyor. 1995 yılına
uzanan bu hikayeden 2 yıl sonra aynı ruh 1997 yılında Sermon’u kuruyor.
Sermon’un kişisel öyküsü ise böyle şekillenmiş oluyor. Sermon’un kurulduğundan itibaren besteler
şekillenmiş oluyor, 3 demo kaset çıkarıyorlar.
Daha
sonra 2004 yılında müzikal faaliyetlerini durdurma kararı almıştı Sermon. Geçen 17 senelik aradan sonra , 2021 yılı gibi
grubun iskeletlerinden Cem Barut’un
tekrardan grubu faaliyete geçirmesiyle ,ve Durmuş Kalın’ın da gruptaki önemli konumuyla ve vokalde Forgotten grubundan tanıdığımız Harun
Altun’u da Sermon bünyesine alarak
aslında herkes için ne kadar heyecanlı bir iş geleceğinin habercisini
veriyordu,ki bu Sermon tarihinde dijital ortamda yayınlanacak ilk albüm kaydını
oluşturacaktır.
Grup,
geri dönmekle de alakalı albümün habercisini verdiği röportajda ; “Müzik bizim için 'zaman öldürmek' anlamına
gelmediği için elimizden geleni yaptık ve insanlara hala burada olduğumuzu
söyledik. Bunu yaparken de güncel gelişmeleri ve koşulları takip ederek müzik
türümüzü şekillendirdik.” diyor.
Kısaca bunun özeti de grubun dediği gibi “ geri dönmek için hiçbir zaman
geç olmadığını öğrendik” sözünde yatıyordu.
Grubun
ilk albümü olan “Till Birth Do Us Part” albümüyle
alakalı grup bu albümün konsept durumunun sorulması üzerine “Albümün konsepti genel olarak doğa ve insanoğlunun birbirine
bağlı olarak yol açtığı tahribat ve yıkım üzerine. Doğanın yapay olarak yok
edilmesi misillemeye neden oluyor ve insanoğlu bu konuda çaresiz. Doğa,
insanların verdiği zarara bir cevap olarak intikamını alıyor.” cevabını
veriyor.
Albümün
açılış parçası “Posthumous” ne kadar
karanlık bir havada kasvetli hüzünlü bir kışın ruhunu yansıtırcasına üzerimizde
etkiyi bırakıyor.” Posthumous” ise
burada “ ölüm sonrası “ zamanı işaret ediyor. Aynı zamanda bu bölümde yer alan
bir kısım Fransız Şair Charles Baudelaire şiirinden bir kısım içeriyor.
Harun
Altun, vokaldeki ruh dolu performansındaki hüzne tanıklık etmiş oluyoruz,ki
kendisi Forgotten’in son albümü “Returnless “ de de bir o kadar ruhlu
performans çıkarmıştı. Gruptaki liriksel yönden Harun Altun’un beste konusunda
yaratıcılığını da buna eklemek gerekiyor.
Paradise
Lost, My Dying Bride, Type O Negative 90’ların başı gibi Doom Metal’in
hüzünlü ve kasvetli sounduna sadık
grupların izinden gittiğini görmek kaçınılmaz oluyor “Sermon “ için. Her ne
kadar kuruluş tarihi 1997 olsa da arada kısa zaman dilimi olsa da Doom/Death
Metal vari soundu duymamız kaçınılmaz oluyor. En önemlisi de bunların ikisini
harmanlamak az buçuk bir iş sayılmaz dedirtiyor.
“Sliver
Splinter “
ile birlikte agresifliğe doğru yol alınıyor. Ritimin daha öne çıktığı
sololarıyla da belli ediyor kendisini. Burda da Charles Baudelaire’in başka bir
şiirinden bölüm yer alıyor. “And time engulfs me minute by minute /as the immense snow a stiffening
corpse" nakaratıyla yanıt veriyor bu şarkıda grup bize. Ağır atmosferde giden şarkı ilerleyen bölümde
hızını arttırarak basamak arttırıyor.
Keman
sesleriyle bizi karşılayan “Flawless
Entropy” albümün ilk yarısında kasvetin,hüznün adresi oluyor. Başlangıcıyla
birlikte içimizdeki cansız bir hava ile melankoliyi bir boşluk perdesinde
hissedeceğimizin sinyalini veriyor. “Requitement” arada gitar oyunlarıyla ve Harun’un o
hırıltılı vokaliyle yükselen ve liriklerindeki doğanın bir gün geri döneceğini intikamını insanlıktan alacağına
dair sözünü söylüyor.
“Cerulean”
orkestra vari girişiyle, ağır ve karanlık atmosferiyle dokunaklı rifflerle
kendi başına hüznün basamaklarını tırmanıyor. Sololarıyla da iz bırakmayı
biliyor. Sadece tek şarkıda değil, albümün genel hattında gitarların etkili
olduğuna dair ayrı parantez açmak gerekiyor. Cem
Barut ve Durmuş Kalın
isimlerinin de bu konuda yaratıcılığını eklememiz gerekiyor. Karanlık rifflerin
üstüne Harun’un kusursuz ve hırıltılı vokali eklenince ağır bir kış hüznü
yaşamanız da kaçınılmaz oluyor.
Bir şairin “rüzgarla
gelen,rüzgarla gider” uğuldaması, fısıldaması hissiyatıyla belleğe yerleşen
“Destined To Decline” bir bölümü
Charles Baudelaire’nin “ Elevation” şiirinden alıntılara yer bulan, dokunaklı,
duygusallıktan ziyade melankoli ve hüzün koridorunu genişletiyor tek başına.
Melodileriyle,riffiyle, Harun’un mezarlıklardan gelen vokaliyle ölüm
hissiyatını yayıyor. Ağır ağır gezegenin yok olacağına milim kala hissiyatları
almak kaçınılmaz oluyor. Albümün kapanış
şarkısı “The Jupiterian Effect “ ölümün
karanlık vadisinden kederli melodilerle süslenmiş bu yapayalnız gezegende
hissiyatıyla etkileyeceğini ortaya koyuyor.
Daha da çok dünyanın akıbetiyle alakalı
dünyamızın yok olduğuna dair lirikleriyle işaret ediyor Sermon.
Ölümün
tedirginliği, soğuk oluşu, buz gibi mezarlıklardan gelen homurtulu ruh halinin
hepsi Sermon’un “ Till Birth Do Ust Part” ile kaçınılmaz oluyor. Albümün yazılma
aşaması 2021 yılına denk düşüyor. Albümün lirikleri çoğunluk olarak kasvetli
lirikleri Forgotten’dan tanıdığımız Harun Altun’a ait, bununla birlikte albümde
gizli kahraman olarak söyleyeceğimiz isim “Durmuş
Kalın “ oluyor. Albümdeki kasvetli
rifflerde yaratıcılık ve bu karanlık ve soğuk atmosferin yaratılmasında iskelet
görevi üstleniyor Durmuş Kalın ve bununla birlikte mix ve mastering işi de
kendisinin işi oluyor.Albümün kapak tasarımı Marcus Ganahl, İllüstrasyon işi
Durmuş Kalın, Digipack Artwork işini Ankara'nın gediklilerinden Slim Rödriguez üstleniyor.
Prodüksiyon olarak tatminciliğin
üstünde grubunda bahsettiği gibi “kalıpların dışına çıkmadan yaratıcı bir albüm
hazırlamak istedik “ cümlesiyle bu cümle adrese gitmiş oluyor.Bununla
birlikte grubun tekrar faaliyete geçmesiyle Cem Barut’un da 90’lar camiasındaki
ağırlığına önem vermek gerekir.
Sonuç
olarak; 90’lar ruhunun samimiyetini hissettiren, Paradise Lost, My Dying Bride,
Type O Negative, Entombed gibi grupların izini hissedebileceğiniz, kasvetli ve
ölümün hüzünlü yanını karanlık bir atmosferde” Till Birth Do Us Part “ albümüyle fazlasıyla sunuyor bize.
Ölümün
karanlık sesleri seni çağırıyor!
Kadro;
Durmuş Kalın – Gitar (Lead),
Klavye, Davul Programcısı
Cem Barut – Gitar (ritim)
Harun Altun - Vokal/ (Bütün sözler/lirikler )
Mix&mastering:
Durmuş Kalın
Label: BitumeProds
Cem Kurtuluş, 2023
0 yorum:
Yorum Gönder