Umutsuzluğun doruklarında yürüyen herkes için tek kurtuluş
yolu ya alkolle kendini unutmak ya da en agresif müzikle kaosun içine dalmaktır.
Herkes için geçerli olmasa da bazıları için geçerlilik durumu bundan ibarettir.
Yıl 2008’i gösterdiğinde ergenlikten yeni çıkmış halimiz thrash metal’i
damarlarımızı enjekte ettiğimizle TESTAMENT izlemiştik, o konser mevzulu bir
konser olması yanı sıra güvenliklerle mevzu çıkmış sonrasında barikatlar
yıkılmıştı. Bundan 16 sene sonra yeniden TESTAMENT’ı görmek paha biçilemez
olacaktı bizler için.
Konserin günü açıklandığında akıllarda tek soru
konserin olacağı yere ulaşım sorunuydu,ki pek çok kişi bu durumdan ötürü
konsere gitmekten vazgeçmek zorunda kaldı ve üstüne de hafta içi sebebinin
ertesi günün de iş olması nedeniyle bu mevzu uzadı. Konser alanına
ulaştığımızda kimi taksiyle bu sorunu çözdü,kimisi otobüsle. Bu konuyu çok
uzatmamak adına;mekana geldiğimizde de konser saatine yakın bir zaman vardı.
Klasik olarak metal müzik konserlerinde konserin zamanında başlamama
gibi durumları düşünüp konserdeki alanda ilk şarkıyı kaçırarak girmiş
bulunduk. “DNR” ile giriş yapmıştı TESTAMENT.
Bir önceki konserlere göre “Eerie Inhabitants” ile giriş yapan grup bu defa rotayı değiştirmişti. Konserin ilk yarısında en rahatsız edici durum sosyal medyalarına story atmak için birbiriyle yarışan kitlenin salonda olması ayrı bir tiksindirici boyut oluşturuyordu. Bunu bir tarafa bırakırsak… İlk yarıda grup farklı bir setlist ile çıktı. The Gathering’den “3 Days In Darkness” ile başlayıp daha sonrasında sırasıyla “WWIII” “Children of the Next Level” ile devam etti.
“Practice What You Preach” te thrash metal seviyesinin doruklara çıkardığı ve delirmenin de akıp gitmeleri artmıştı. Grubun en eskilerden ziyade bütün albümlere yakın çalması da ayrı klaslıktı.
Şöyle bir gerçek vardı; Chuck Billy 60 yaşını
geçmesine rağmen halen “BAY AREA’nın en güçlü seslerinden biri benim” diye
haykırıyordu adeta. Bunun yanında hem davulcu Chris Dovas’ın
performansı, hem de Alex Skolnick ve Eric Peterson’un
hünerleriyle gayet klaslığa giden bir gece yaşatıyordu.
Eskileri de grup sonlara saklamıştı. Bir yandan da “Souls of Black” çalınmasını beklemediğim halde sürpriz şekilde gelmesi de ayrı klas hareketti. Son çıktıkları konserlerde “Souls of Black” e hiç yer vermemişlerdi. Kendi açımdan sevmediğim bir şarkı olan “True American Hate” çalınması da beklemediğim şarkılardandı, buna da bu konserde grup yer verdi.
Bütün şarkıları değerlendirmektense aslında grup bütün ağır topları,dinamitleri sona saklamıştı. “Trial By Fire” diye sayıklarken bir anda kendimizi kaosun ve delirmenin eşiğinde bulduk. “Alone In The Dark” da da seyircinin müthiş katılımı vardı. Finali de delirtici, kudurtucu “ Into The Pıt” ile yaptılar.
Her konserde olmazsa olmaz Testament tarihinin ağır toplarından “Over The Wall” çalınmaması da konser adına eksiklik olarak sayabiliriz. Bununla birlikte ses sistemi çok iyi derecede olmasa da dinlenmeyecek durumda da değildi bizim açımızdan. Konseri sahne önünden takip edenler için “rezalet” şeklinde yorumlar duyduk, ama orta bölümde izleyenler için bu kadar rahatsız edici bir şey yoktu.
Konser açısından en büyük sorun ise konser alanına nasıl ulaşacağımız sorusuydu. Mevzu Testament ise gerisi bir şekilde çözülür manasıyla gidildi. Bir o kadar insan böylesine bir yerde konser vermesini anlayamadı ve böylesine bir yerin varlığından da ilk defa haberdar oldu. Buradan organizatörler duyarlar mı bilmem ama daha konumu rahat yerler varken böylesine yer insanlar için bir çileye sebep oluyor. Hem şehir dışından gelenler için, hem de aynı şehirde konsere gidenler için.
Sonuç olarak; Alex Skolnick,Eric Peterson,Chuck Billy’li Testament kadrosunu 16 sene sonra gördüğümüz ve tarihe tanıklık ettiğimiz bir gece yaşadık. “Belki de tekrarı olmayacak” dediğimiz gecenin kahramanı da benim açımdan 60’ları deviren, sahnede adeta canavara dönüşen CHUCK BILLY idi!
Cem Kurtuluş, 19.11.2024