“Bazen kimsenin hayal edemediği şeyleri, hayal edip
yapabilen insanlar vardır.”
Bazı dehalar kafayı yemiştir, Einstein bu anlamda
çığır açmıştı yaşadığı dönemde. Akıl sağlığının yerinde olmaması deha’lıktan
kaynaklıydı. "Alan Turing" ismi kuşkusuz kimsenin
tanımadığı bir isim. Kısaca bilmeyenler için ufak bir tanımlama yapacak
olursak, kendisi Bilgisayar biliminin kurucusu sayılır. Geliştirmiş
olduğu Turing testi ile makinaların ve
bilgisayarların düşünme yetisine sahip olup olamayacakları konusunda bir kriter
öne sürmüştür. İkinci dünya savaşı sırasında Nazizm’in dünyaya korku saldığı
zamanda Alman şifrelerinin kırılmasında önemli rol oynayarak savaş
kahramanı ilan edilmiştir.
“ The Imitation Game “ Alan
Turing ismi üzerinden yola çıkan, 1930’larda yaşadığı sıradışı hayatıyla, 14
milyon sivilin hayatını matematik zekasıyla kurtaran bir dâhinin hayatını ele
alan çarpıcı ve gerilim unsurlarını taşıyan bir film. Gerçek bir hikayeye
dayalı bir konsept ortaya koyan “ The Imitation Game “ 1983 yılında çıkan “Alan
Turing: The Enigma” adlı kitabı baz alınarak hazırlanmış hayat
hikâyesini sunuyor seyirciye. Filmde "Alan Turing karakterini,
"Sherlock Holmes” dizisinden bildiğimiz "Benedict
Cumberbatch" , kadın oyuncu olarak ta Joan karakterini "Keira
Knightley" oynuyor.
II dünya savaşında Hitlerli Nazi Almanya’sının
mesajlaşmaları, haberleşmeleri “ Enigma “ adında bir
makineyle yapılıyor, müttefik ülkeler Almanları yenebilmeninin yolunun
buradan geçeceğini düşünüyor. İngiliz hükümeti bu sebeple bu şifreleri kırmak
için bir ekip oluşturmaya çalışıyor. Bu ekibin başına Oxford
Üniversitesinden 27 yaşında profesör olarak ayrılan "Bletchey
Radyo" adı altında bir kuruluşla görüşen, Matematik dehası,
bulmacalarla kafayı yemiş Alan Turing getiriliyor.
Alan, bulmacayla Nazileri alt edeceğini, bunun kolay
olduğunu savunuyor. Alan bir süre sonra Enigma makinesini çözebilmek için
"Cristopher" isimli şifre çözücü makinesini icat ediyor. Kibirli ,
narsist biri olan Alan Turing her ne kadar her işi kendi çözmeye çalışsa da
Joan ile tanıştıktan sonra kibir özelliği ortadan kalkıyor, makinenin icadına
ekip arkadaşlarıyla yenilikler eklemeyi başarıyor.
“ Cristopher “ isimli şifre aynı zamanda
homoseksüel olan Alan Turing’in küçüküğünde yakınlık beslediği Cristopher
ismiyle bağlantılı, Cristopher öldükten sonra Alan aşkını böyle yaşatmaya
çalışıyor. Hayatta tutunacak tek dalı bu oluyor, bu da zamanla kendisine kafayı
yedirtiyor. Film daha çok bir aşk hikayesi olarak da görülebilir, çünkü
burada aşk olarak mevzunun derinliği önemli. Alan’ın çocukluk aşkına sadakati
Alan’ın makineyi icat etmesiyle devam ediyor, Joan ile evlenmesi ise makinenin
icadının yarım kalmaması olarak yansıtılıyor bize. Aşk ise 14 milyon sivilin
hayatını kurtaran Alan Turing’i kahraman ilan ediyor. Çünkü o ince düşünüyor,
mantıklı hareket ediyor.
Film özellikle homoseksüellerin II Dünya savaşı
döneminde ne gibi travma yaşadıklarını etkileyici bir şekilde seyirciye
yansıtıyor. Alan Turing her ne kadar alman şifrelerini kıran bir makine icat
etse de bir süre sonra homoseksüellikten dolayı ahlaksızlık suçundan
hapis yatıyor, 42 yaşında da intihar ediyor. Ölümünde başkasının parmağı
olduğu söylenenler arasında. Oyunculuk konusunda özellikle bütün
oyuncuların toplamı ancak “ Benedict Cumberbatch” ile
kıyaslanabilir sözü abartı olsa da benim için geçerliliğini koruyor. Bu rolü
öyle oynuyor ki Benedict önünde saygıyla eğilmekten başka çıkar yol bırakmıyor.
Film birçok konuda da geride kalıyor. Gerek II dünya savaşının detaylı
irdelenmemesi, makinenin icadı ile verilen bilgiler Vs…
Sonuç olarak; “ The Imitation Game “ Kafayı
yemiş bir dehanın 14 milyon sivilin hayatını matematik zekasıyla kurtardığını
seyirciye resmediyor, Alan Turing bunu yaparken sonraki yaşamında hem hapis
yatıyor, hem sonrasında intihar ediyor. Son olarak filmde nişanlısı olarak
oynayan Joan, Alan Turing ile ilgili şunları söylüyor;
"Normal hiç kimse bunu yapamazdı, biliyorum ki
şuanda Alan Turing'ın yaptıkları olmasaydı var olmayacak bir şehrin birinden
geçen bir trende ölmüş olacak bir adamdan bilet almış olurdum"
Yönetmen: Morten Tyldum
Oyuncular: Benedict Cumberbatch, Keira Knightley,
Matthew Goode, Rory Kinnear, Allen Leech, Matthew Beard
Müzik: Alexandre Desplat
Süre: 114 Dakika
Ülke: Britanya Ve Amerika
Cem Kurtuluş, Şubat 2015
0 yorum:
Yorum Gönder