“ Bir şeyin kalbini kırması için illa yanlış olması
gerekmez…”
Bazı filmlerin vizyona girişini merak eder sonrasında
bir beklenti içerisine girersiniz. Bu filmler romanlardan uyarlanma filmler
olunca beklenti artar. Romandaki çoğu cümleyi filmde göremezsiniz, eksik bir
parçası olur bu tür filmlerin.İlhami Algör’ün filmle aynı ismine sahip kitabından beyazperde’ye uyarlanan
“
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku” bu türden bir film. Çiğdem Vitrinel’in sinematografisindeki
ikinci filmi.
Bu filmin önemli özelliklerinden biri erkek gözünden anlatıyor
olması. Çigdem Vitrinel, orta yaşlı
bunalımında yalnız, ve romanı çıkmamış bir yazarın dünyasına davet ediyor
seyirciyi. Bu dünyanın içinde her şey var. Bu dünyadaki karakterimiz Arif. Behzat Ç dizisinden tanıdığımız alkolik adamı
bu defa duygusal, melankolik, nihilist biri olarak tanıtıyor Vitrinel.
Arif, yarım kalmış romanını bitirmeye çalışıyor, bunun
için ilham arıyor. Kendi kafasında kurduğu bir karakter var, filmde bu karakter
bize Arif’in iç sesinden yansıtılıyor. Karakterimizin içinde Atılgan’ın Aylak
Adam’ını görüyoruz, Müzeyyen ile tanıştıktan sonra hayatı değişime uğruyor.
Müzeyyen güzelliğiyle dikkat çeken, hiçbir şeyi sorgulamayan “ Kürk Mantolu Madonna “ edasıyla
tanıtılıyor seyirciye. Bu dünyada Arif, Müzeyye’nin esiri olmuş, aşkının
peşinden koşuyor, bu kendisi için tutkulu bir aşk.
Filmde üç oyuncu (
Ege Aydan, Erdal Beşikçioğlu, Sezin Akbaşoğulları) uyum sorunu çekmiyor,
çünkü daha önceleri Behzat Ç dizisinden tanıdığımız oyuncular bunlar. Bunu filmde de gösteriyorlar. Bu oyuncuların
üstüne yan karakterlerde fazla gözükmese de Derya Alabora’nın gözüktüğü sahnelerde kendisine metres rolü
biçilmiş, bu role yakıştığını söyleyebilirim. Kitaptan uyarlanma bir film olduğu için filmin
eksik yönleri de var. Kitabı okumadığım için yorum yapmak sağlıklı
olmayacaktır. Ege Aydan ile Erdal Beşikçioğlu’nu bir arada görüp Erdal
Beşikçioğlu’nun “ siktir be abi “ deyişini filmde
düşünmüşüzdür.(En azından aklıma gelmedi değil)
Filmde ayrı bir parantez açma gereği duyduğum şeylerden
biri müziklerdi. Filmin ruhuna uygun şarkılar seçilmiş, bu açıdan başarılı buldum. Tekrardan filme
dönecek olursak; Arif karakteri üzerinden anlatılıyor film bize. Arif, kadının
onu neden terk ettiğini düşünüyor, sonra hata bende mi diye düşünüp duruyor.
Her şey bu döngünün içinde yer alıyor. Belki de hata ne Arif de , Ne de
Müzeyyen de. Belki de her şey belirsizliklerde yatıyor. Yönetmenin
düşündürdüklerinden biri de bu.
Oyuncular başarılı bir performans sergilese de Diyaloglar açısından film beklentiyi
karşılayamıyor. Kitabın sayfa sayısı 50-60 sayfa civarı olmasına rağmen filmin süresinin 1 saat
40 dakika olması film adına uzun bir süre ve bu zaman diliminde eksik olan çok şey var film adına. Okumadığımdan dolayı kitabı bir kenara
bırakacak olursak “ Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku “ günümüz ilişkilerine
değinen, arayış peşinde olan bir adamın portresini yansıtıyor seyirciye, bu
portreyi yansıtırken beklentinizi yüksek tutmamanız tavsiye edilir!
Filmin Adı: Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Oyuncular: Erdal Beşikçioğlu, Ege Aydan, Sezin Akbaşoğulları, Derya Alabora
Yapım Yılı: 2014
Yönetmen: Çiğdem Vitrinel
Senaryo: Ceyda Aşar
Cem Kurtuluş, 2015
0 yorum:
Yorum Gönder